GELECEKTE ECZACILIK ve ECZACI ÖRGÜTLERİ*

*ADEOB’un Mayıs-Haziran 2011 sayısında yayımlanmıştır.

GELECEKTE ECZACILIK ve ECZACI ÖRGÜTLERİ

Küreselleşme süreci toplumsal alanın bütününü yeniden yapılandırırken mesleklerin dönüşümüne yol açmakta, buna bağlı olarak mesleklerin geleceğinin daha fazla konuşulur hale gelmesine neden olmaktadır. Mesleklerinin geleceğinin tartışılıyor olması, aynı zamanda meslek örgütlerinin geleceğinin şekillenmesindeki yerleri üzerinde yeniden düşünülmesini beraberinde getirmektedir. Bu anlamda eczacılık mesleği ve eczacı örgütleri de gelecek tartışmasından muaf değildir. 

Sağlık, ilaç ve eczacılık alanı; küresel ölçekte sermaye birikim süreçlerine, bilimsel ve teknolojik ilerlemelere, iletişim araçlarındaki gelişmelere ve demografik değişimlere bağlı olarak büyük bir dönüşümden geçmektedir. Söz konusu dönüşüme paralel biçimde eczacılık mesleğinin geleceğine dair varsayımların kapsamlı bir biçimde değerlendirilmesi zorunluluğu kendiliğinden ortaya çıkmıştır. Bu süreç, eczacılık mesleğinin geleceği açısından içerisinde tehditleri ve fırsatları birlikte barındıran çok boyutlu bir süreçtir.

Tarihsel seyri içerisinde eczacılık mesleği niceliksel ve niteliksel olarak ciddi bir biçimde değişmiştir. Bugün artık eczacı, hastaya salt ilaç sunmanın ötesinde, ilacın akılcı kullanımı başta olmak üzere birey/hasta merkezli sağlık hizmeti ihtiyacını karşılayan bir sağlık danışmanı konumundadır. İlerleyen yıllarda kişiye özgü tedavinin sınırlarının genişlemesi, bu bağlamda yalnızca genel tedavi yöntemlerinin özelleştirilmesinin yanı sıra kişinin genetik koduna ve yaşadığı çevre ve tarihine göre özel tedavilerin geliştirilmesi eczacının danışmanlık rolünün daha da güçlenmesine neden olacaktır. Bir başka ifadeyle, önümüzdeki dönem eczanelerde ilaç odaklı anlayıştan hasta odaklı anlayışa geçildiği, farmasötik bakım için hasta takibine başlandığı ve eczacının toplum sağlığının korunmasında daha merkezi bir rol üstlendiği dönem olacaktır.

Diğer yandan gelecek dönem, mesleğimize yönelik ciddi tehditlerin ortaya çıkacağı bir sürece de işaret etmektedir.  Hâlihazırda baş göstermiş ve gelecekte derinleşerek mevcudiyetini sürdürecek tehditler;

·         İlaçta veri koruma ve patent,

·         İlaçta reklam,

·         OTC ve Zincir Eczane tehdidi,

·         Devlet müdahaleleri nedeniyle ortaya çıkan ciro kaybı ve eczane kârlılığının azalması,

·         Fiyat düşüşlerinden kaynaklanan stok zararları,

·         İlaç pazarında daralma ve rekabet; pazardaki yoğunlaşmaya nedeniyle düşük cirolu eczanelerin kapanma riski,

·         Eczacılık yasa ve mevzuatının neo-liberal politikalar ekseninde yeniden düzenlenmesi,

·         Sayıları hızla çoğalan eczacılık fakülteleriyle birlikte eczacılık eğitiminin niteliğinin düşmesi ve eczacı enflasyonu,

gibi başlıklar etrafında şekillenmektedir.

Yakın bir gelecekte bizleri bekleyen bir başka tehlike; sivil toplumun siyasal otorite üzerindeki baskı gücünün zayıflatılarak, meslek örgütlerinin hükümetlere tabi kılınmaya çalışılmasıdır. Siyasi iktidar bu yöndeki çabasını birkaç yıl önce gündemleştirilen ve daha sonra rafa kaldırılan Sağlık Meslek Örgütleri Ortak Yasası ile gözler önüne sermişti. Yine geçtiğimiz yıllarda Devlet Denetleme Kurulu tarafından hazırlanan Meslek Örgütleri Raporu; meslek örgütlerinin ideolojik ve politize yapılanmalar olduğunu ve çok fazla miktarda finansal kaynağa sahip olduklarını savunarak gerçek işlevlerine kavuşturulmaları gerektiğini belirtiyordu. Söz konusu rapor daha çok meslek örgütlerinin toplumsal itibarlarının zayıflatılmasına, dolayısıyla hak arama çabalarının işlevsizleştirilmesine yönelik bir hamle niteliği taşıyordu.  Son olarak, 8 Haziran 2011 tarihli ve 636 sayılı Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile yeni kurulan Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü’nün oluşturulması ve bu Genel Müdürlüğe verilen görevlerin söz konusu alanla ilgili meslek örgütü olan TMMOB’un yetkilerinin tırpanlanacağı biçiminde okunması mümkündür Bu adım, ilerleyen süreçte ilaç ve eczacılık alanının düzenlenmesinde Türk Eczacıları Birliği’nin ve Eczacı Odalarının devre dışı bırakılması girişimlerinin gündeme gelebileceğinin habercisi olarak yorumlanabilir.  Oysaki meslek örgütleri sadece mesleğe değil toplumun demokratikleşmesine ve bir bütün olarak gelişimine katkıları bakımından temel önem taşıyan yapılardır. Bu hususta üzerimize düşen görev dün olduğu gibi bugün de meslek örgütlerinin siyasal iktidarlardan bağımsızlığını savunmak konusundaki ısrarımızı sürdürmektir.

Öte yandan, küresel ilaç piyasasında ilaç şirketlerinden sonra dağıtım kanallarının da tekelleşmesinin yarattığı durum, özgür eczacı sermayesi ile kurulmuş ekonomik dayanışma örgütleri olan eczacı kooperatiflerinin güçlendirilmesini gerektirmektedir. Zira eczacı kooperatifleri, ilaç ve eczacılık alanının dönüştüğü bir evrede, küresel aktörler karşısında eczacı için bir güvenlik şemsiyesi oluşturacak ve eczacıyı geleceğe taşıyabilecek temel –çatı- örgütlenmelerdir. 

Mesleğimizin ve meslek örgütlerimizin geleceği açısından önümüzdeki süreçte; kolektif bilimsel üretim, kurumsal organizasyon, etik ve mesleki dayanışmayı ön plana çıkararak değişimi anlamamız ve anlamlandırmamız gereklidir. Bu bağlamda Türk Eczacıları Birliği’nin, Eczacı Odaları’nın, Eczacı Kooperatifleri ve tüm eczacıların bir bütünün parçaları oldukları bilinciyle hem eczacılık mesleğinin önündeki sorunları ortadan kaldırmak hem de mesleğin geliştirilmesi ve korunması hedeflerine ortak vizyon ve çabalar ile ulaşmaya çalışması, eczacılık mesleğinin geleceği ve halk sağlığı açısından yaşamsal bir öneme haizdir. Meslek mensuplarının örgütlülük, meslekî dayanışma ve etik bilinci, iktidarların meslek örgütlerine karşı takınacakları tutumu belirleyen ana etkenlerdir.

Kuşkusuz gelecek kendiliğinden gelmeyecektir, geleceği etkilemek ve değiştirmek kolektif çabayla mümkündür. Neo-liberal piyasa ekonomisinin ve küresel ilaç politikalarının eczacıları sokmaya çalıştığı cendereden kurtularak eczacılık mesleğine yönelik saldırıları göğüsleyebilmek ve bilimsel-teknolojik gelişmelerin zorunlu kıldığı yenileşmeyi gerçekleştirebilmek ancak meslektaşlarımızın tamamının eczacı örgütlerine sahip çıkmaları ile mümkün olabilir.

Örgütlü ve Esen kalın.

 

Ecz.Ahmet Han ALPMAN

Başkan

 

 

 


28 Temmuz 2011     Okunma Sayısı : 7877     Yazdır