2008 PROTOKOL SÜRECİ


2008 Yılı İlaç Alım Protokolü’nün iki önemli maddesi, 30 Haziran akşamı Hükümet ile TEB arasında varılan uzlaşma sonucu ülke kamuoyuna açıklandı. Protokolün diğer maddelerine ilişkin ise on gün süren yoğun mesailer sonucu anlaşmaya varılıp, Bursa Bölgelerarası toplantıda imzalandı.


Bursa’da yapılan bölgelerarası toplantıda bölge eczacı odaları kürsülerden protokole ilişkin görüşlerini ifade etti. Genelde olumlu karşılanan protokole ilişkin yapıcı eleştiriler, temenniler dile getirildi. Birkaç oda başkanının her yanıyla kişisellik kokan, başkası adına kabadayı, hesap kesme tavrı içeren ve hala örgütte geri kalmış ülkenin geri kalmış siyasetçilerin izlediği, oyunlar içeren, yalan-dolan bir siyaset anlayışını etkin tutma çabaları yok değildi. Ancak bu nafile girişimlerin örgütün protokol süreci içerisinde ortaya çıkarttığı olumlu ve barışçıl havayı da gölgelemesi mümkün olmadı.


Sonuçta protokolün son haline bakıldığında; Hükümetin Maliye, Sağlık, Çalışma Bakanları ve SGK yetkilileri ile yapılan görüşmeler sonucunda süreci iyi yönlendiren TEB ve onunla birlikte, bölge eczacı odaları yani özünde tüm meslektaşlarımızın onurlu, kararlı ve dirençli bir tavrın sonucu olumlu neticelendiği çok açıktır. Ekonomik yönüne ilişkin birçok YTL veya Dolarlı rakamlar verilebilir, ancak bizler açısından son derece önemli olan yönü; yıllardır her protokol sonucu oluşan kayıplar neticesinde eczacı üzerinde oluşan olumsuz hava bu kez yaşanmamıştır.


Protokol ve süreci alınanlar veya alınamayanlar olarak mutlaka konuşulacak ve toplantılarda artılar-eksiler değerlendirilecektir. Simge haline gelen 8 500 eczacı açısından önemli ekonomik kazanımlar elbette vurgulanacaktır. Ancak sadece bu noktadan bakmak bizi ciddi yanılgıya sevk eder. Bugün alındı diye bakılanın hemen yarın geri elimizden alınabileceğini hepimiz biliyoruz. Türkiye’de ‘ilacın’ ekonomi politiği hala kaygan bir zemin üzerinde ve bir o yana bir bu yana salınmaya devam etmektedir. Bugün alındı diye baktıklarımıza vereceğimiz olumlu-olumsuz tepkinin şiddeti; alınanlar kaybedildiğinde göstereceğimiz tepkinin şiddetinin de göstergesi olacaktır. O nedenle reaksiyonlarımız günlük olmamalıdır.


Aslında uzun sözlerle anlatmaya çalıştığımı bir arkadaşım sohbette çok kısa bir ifadeyle özetledi. “Ne hafife alınacak ne de devrim diye nitelenecek bir protokol bu. Burada önemli olan bu sürecin ortak aklın ve demokratik dayanışmanın bir ürünü olduğunun ve buna ilişkin bilincinde farkına varabilmektir.”


Protokol’ün örgütümüzde yakınlaşmalara neden olması, özellikle büyük illerdeki oda başkanlarının özlenen olumlu tavır sergilemeleri, birlikte başarmanın verdiği keyfin paylaşılması, protokolsüzlük daha kötüdür denmemesi, yeni kurulmuş ve karmakarışık yapısı olan devlet kurumu SGK’ya (tek satın alıcıya) karşı doğru tavır ile demokratik hakkın aranması… Gelecek açısından tüm bunlar önemsenmelidir.


Karşımıza yeni çıkacak sorunlara karşı demokratik, örgütlü refleksimizin güçlenmesi günlük kazanımlardan çok daha değerlidir. Biz her yıl SGK ile bu görüşmeleri yapacağız. Belki de bu yaşananlar bir tür örgütlü gücün sınanmasıydı.


Bununla birlikte önümüzde daha çok gireceğimiz sınavlar var.


Eski genel başkanımız, AKP Milletvekili Sayın Ecz. Mehmet DOMAÇ Bursa’da yaptığı konuşmada, 6197 sayılı yasamızın meclise getirileceğinden bahsetti. Uzun zamandır yenilenmesini talep ettiğimiz yasamızın bugün meclise sunuluyor olmasından açıkçası endişe duyuyoruz. Elimiz yüreğimizde bekliyoruz.


5510 sayılı kanun maddesi ile önemli farklılıklar geldi. Özellikle 1 Ekim 2008 tarihi itibari ile ödemelerde avans, SGK’nın satın alma fiyatını belirlemesi, kuruma denetim hakkının verilmesi, reçete kontrol süresi gibi sorunlar bizi beklemekte.


Günübirlik ilaç karmaşasında verilen tüm sözlere rağmen ilerleme sağlanamadı.


Muayene ücreti, provizyon sistemi aksaklıkları, sözleşmede suçlu-suçsuz ayrımındaki ince çizgiler, örnekleme, katılım payı ödeme gecikmeleri artık rutin sorunlarımız haline geldi.


1 Temmuz 2008 tarihli genelge ve ilaç alım protokolü neticesinde kamu kurum ıskontosu ve eczacı ıskontolarından kaynaklanan hazinenin vereceği açığın telafisi yönünde SGK’nın veya ilgili Bakanlıkların alacağı yeni tedbirler olacaktır. Şimdiden İlaç Fiyat Kararnamesi’nde yapılacak değişikliklerden ve kamu kurum ıskontolarında yeni talepler ile sanayiden yeni indirimler istenileceği konuşulmaya başlandı. Mal fazlası tartışması uzun zamandır gündemde. Tüm bu ekonomik yaklaşımların eczanelere ne şekilde yansıyacağı belirsizliğini korumaktadır. Yeni ekonomik gündemimiz bunlar olacak gibi görünüyor.


Bir başka bekleyişte, OTC konusunda atılacak adımların sonuçlarında. Uzun süredir Sağlık Bakanlığı’nca hazırlanmış OTC listesinin varlığından söz ediliyor. Eczanede satış zorunluluğunun kesinlikle kaldırılmayacağına ilişkin açıklamaları Sağlık Bakanı defalarca dile getirmiş olsa da, bir başka endişemiz OTC düzenlemeleri konusunda.

Ve son olarak çözülmesi gereken bir sorun olarak gördüğümüz bir diğer konu da; eczacıların ortaklaştırılması projelerinin hayata geçirilmesi. Bölgemizde uzun yıllardır bu konuda proje çalışmaları oldu. Hatta “Ayaktan Tedavi Reçetelerinde Üst Limit Projesi” talimatlara girdi. Bildiğiniz gibi pilot uygulamasına iki gün kala iptal edildi. Bizler sorunlarımızın ortaklığı noktasında bir araya geldiğimiz gibi paylaşımda da bir araya gelmeyi başarabilmeliyiz.


Bir bütünün dağılması için önce parçalara ayırırlar.


Sevgi ve sağlık temennisi ile saygılar sunarım.

Ecz. Burhanettin BULUT

BAŞKAN






17 Temmuz 2008     Okunma Sayısı : 3747     Yazdır