AYRIŞ(TIR)MA
Günümüzde insanları birbirinden ayrıştıran kavramlar moda oldu. Farklılıkları işlemek ve bu farklılıklardan düşmanlık üretmek kimlere ne fayda sağlıyor açıkçası anlamakta istemiyorum. İktidar, petrol, gücü elde tutma gibi kavramların, insan canından çok daha değerli olduğunu Irakta tüm dünya izliyor. Emperyalist terör, şiddet ve ülkeleri parçalama gayretleri, orantısız güçler arasındaki savaş hiç bu kadar aleni olmamıştı. Tarih, savaşların şeklini de değiştirdi.
Ülkemizde son günlerde ayrılıkçı, cepheci anlayışlar, faşizan yaklaşımlar sergilenmeye başladı. Futbol tribünlerinde hoş olmayan görüntüler yaşanıyor. Ülke olarak Hrant Dink cinayetinden önemli sonuçlar çıkartmalıyız. Hrant Dink gibi ülkesini Fransa da savunan memleket aşığı bir insan mı daha yurtsever, yoksa barışa kurşun sıkanlar mı? Hrant Dink gibi birinin katledilmesine ülkemiz ve insan olmak adına tepki göstermeliyiz. Bu cinayetin ardından sloganlara takılanlara ve mukayeselerle olayları farklı yönlere çekenlere karşı çıkmalıyız.
Eczanelerimiz açısından ocak ayı her yıl olduğu gibi yine hareketli geçti. Bağ-kur, SSK, Emekli Sandığı tek provizyon sistemine geçti. Bayramda hastalar ve bizler geçişten dolayı ciddi sıkıntı çektik. Sıkıntılarına rağmen tek tip provizyon,kurumların tek çatıda toplanması anlamında olumlu bir gelişme. Yine komik ve bir o kadar da zihin karıştırıcı bütçe uygulama talimatı değişikliklerine devam edildi. Yeni uygulamaların sıkıntılarını yine bizler ve hastalar çekmeye devam edeceğiz. Hükümetin bu bakış açısıyla uygulama talimatındaki hatalı kararlar, kuralsızlık ve manasızlık devam edecek. İlaç fiyatları düşmeye devam ediyor, açıkçası bizler de seyrediyoruz. Stok zararlarımız hala karşılanmıyor. Bu sorun ancak ulusal bazda çözülebilecekken bazı kesimler ilaç fiyat indirimindeki stok zararlarını gündemlerine almayı tercih etmedi. Bu duyarsızlıktan hepimiz çok zarar göreceğiz. Uzun süredir beklenen Küçük Ambalaj Uygulaması Ocak ayı sonunda yürürlüğe girdi. Hükümet, İlaç firmalarını vatandaş ve eczacı üzerinden disipline etme anlayışını yine yürürlüğe koydu. Daha önce bir kanser ilacında yaptığı gibi, küçük ambalajlı ilacı piyasaya sürmeyen firmaların, büyük ambalajlı ilaçlarına da ekranı kapattı. Hastaların yıllardır kullandığı romatizma ilaçları şimdi ödeme listesi dışında. Bizler hastaya izahat veremiyoruz
Açıkçası ilaç firmaları da bu uygulamayı hak etmiyor değil. Şimdi fiyatı düşen ilaçlar yıllarca çok pahalı fiyatlarla satıldı. Hala promosyonlar ve her türlü etik dışı ilişki devam ediyor. İlaç fiyatlarında sadece köpük alınmadı, fiyatlar nerede ise yarıya düştü. Kısacası hükümet, ilaç firmalarını halk ve eczacı üzerinden disipline etmeye devam ediyor.
14 ocakta anlamlı bir yürüyüş yapıldı. Eczacılar tepkilerini Kadıköy meydanında dile getirdiler. İstanbul Eczacı Odasının organize ettiği bu yürüyüş, özellikle eczacı örgütlerinde çok konuşuldu. Eczacı eylemlerini, demokratik taleplerini ve bir araya gelmelerini desteklemeyecek herhangi bir eczacı örgütü olacağını düşünemiyorum. Bu tür eylemler bazen tek odayla, bazen bölgesel olarak, bazen de İstanbuldaki son geniş katılımlı eylemde olduğu gibi fikirsel uyum sağlayan eczacı odalarınca organize edilebilir.
Adana eczacı odası bu konulara uzak değil, çokça eylem gerçekleştirmiş bir oda. Bazen bölge eczacı odalarınca, bazen de ortak fikri paylaştığı kurumlarla eylemler gerçekleştirmiştir. Eczane kapama eylemi, Bağ-kur geri ödeme yürüyüşleri, hala hafızalarımızda çok sıcak. Ancak İstanbul eyleminde alışkın olmadığımız bir tarzla karşı karşıya kaldık. Örgütlü ortak karar alma mekanizmalarını harekete geçirmek yerine daha yürüyüş yapılmadan, ilk yazılarda odalar cephelere itildi. Eczacılığın tüm tarih boyunca sorunları olmuştur ve olacaktır. Ancak sanki eczacılık sıkıntılarını hissedenler bir tarafta, diğer tarafta bu sıkıntıdan uzak duranlar, yani yazılardaki tanımla duyarsız kalanlar. Elimizde Bir ölçüm cihazı varmış gibi "mesleğini sevenler ile TEB i koşulsuz destekleyenler"! Biçiminde odaları bölmek son dönem siyasetinin içinde bulunduğu cepheleşme modasının bir ürünü olsa gerek. Bizi bu düşünceye sevk eden İstanbul Eczacı Odası Başkanı'nın birlik ve beraberliğe çağıran yazısına bakalım:
...Aynı Merkez Heyeti ve onu koşulsuz destekleyen aynı oda yöneticileri, yukarıda saydığımız olumsuzluklar hayata geçirilirken siyasi iktidarın yanında oldular ve bu uygulamaları savundular. Bu yöneticilerden eczacının mitingine destek olmalarını beklemiyorduk, ama doğrusu kendi üyelerinin mitinge katılmalarına engel olmaya çalışmak kadar ileri gidecekleri de aklımıza gelmemişti.
Odalar çoğunlukla hepimizi ilgilendiren konularda projeler, fikirler üretirler ve bazen de yaptıkları çalışmalarda, eylemlerde diğer odaların da desteğini beklerler. Sanırım hiç kimse destek vermeyenlere veya duyarsız kalanlara böyle bir bakış açısı ile farklılıkları ifade etmemiştir. Örneğin Ayaktan tedavi reçetelerinin dağılımı uygulanmasında bazı odalardan destek bulamadık. İlaç fiyat indirimlerinden dolayı yaşadığımız stok zararlarına ilişkin eczacıyı hiçe sayan ilaç firmalarına karşı yaptığımız somut eylemde yine bazı odalar destek vermedi. Ama biz, dönüp bu arkadaşlarımızı sermaye yanlısı veya "yabancı ilaç firması dostu" diye tarif edebilir miyiz? Meslekte böylesi önemli bir dönüm noktasında en son karşılaşmak istediğimiz olgu, herhalde ayrışmalar ve birbirimize yaptığımız haksızlık olacaktır.
Bir diğer önemli nokta, üyelere mesaj çekilmesidir. İstanbul Eczacı Odası Başkanı en son bölgeler arası toplantıda neden TEB ile entegre üye kayıt oda programı kullanmıyorsunuz? diye sorulunca benim üyelerime mesaj çekersiniz o nedenle odalarla ortak program kullanmak istemiyorum diye kaygılarını dile getirmişti. Ne oldu da bir anda kendi odanız için, TEB den bile SMS kabul etmezken, bizim üyelerimize SMS çekmekte mahsur görmüyorsunuz?
Üyelerimizin cep telefon numaralarının nasıl elde edildiğini bilmediğimiz bu yöntem, yarın neler getirir? açıkçası endişeliyiz. Hukuk nasıl herkese gerekli ise, örgüt te herkese gereklidir.
Uzun süredir her kürsü aldığımda söz ediyorum, eczacı örgütlerinde yaşanan sorun; TEB'in sanki odalardan ayrı bir yapı gibi algılanması. TEB, odalardan kurulmaktadır. Büyük kongrede yapılacak hesaplaşmaları meydanlara taşımamak lazım. Son üç yıldır eczacı örgütlerini tıkayan anlayışlardan ve hesaplaşmalardan kurtulmalıyız. Başkanlar danışma ve bölgeler arası toplantıda gündem aynı noktada tıkanmaktadır.
Eczacı odaları artık buna izin vermemelidir.
Eczacı odaları daha etkin ve müdahil olmalıdır.
Filler çarpışırken kimse çimenlerin haline bakmaz.
Saygılarımla
Burhanettin BULUT
BAŞKAN