BAKIŞ AÇISI

Değerli meslektaşlarım,

Türk Eczacıları Birliği  ve  Sosyal Güvenlik Kurumu  arasında yaklaşık bir aydır  süren 2012 Yılı İlaç Alım Protokolü görüşmeleri, yeni protokolün imzalanması ile  sona erdi. Öncelikle bu görüşmelere Türk Eczacıları Birliği  adına katılarak protokolün imzalanmasında  emeği geçen   herkese teşekkür ediyorum. Beklentilerin düşürüldüğü, eczacıların  karamsarlığa itildiği ve güvensizliğin   öne çıktığı böylesi bir dönemde  bu  görüşmelerin  -eksikliklerine rağmen- bir protokol çerçevesinde imza altına alınmasının önemli bir adım olduğu kanısındayım.

Bir çok eczacı gibi bende yeni protokolü birkaç kez okudum. Değerlendirme yaparken önceki protokol ile karşılaştırıp, hem eczanelerin içinde bulunduğu ekonomik duruma etkilerini, hem de bu protokol ile önümüzdeki günlerde nelerle karşılaşabileceğimizi daha  sağlıklı tespitlerle ortaya koymak gerekir diye düşünüyorum.

Tüm bu değerlendirmeleri yapmadan önce hafızalarımızı biraz tazelemek, eski protokoldeki sıkıntılarımızı ve bu sıkıntılarla ilgili genel düşünceleri hatırlamak gereklidir.

Protokol öncesi ortaklaştığımız söylemler arasında yer alan ;

 SGK’ nın dayatmak istediği   ‘TEB ile imzalanacak bir protokol, eczacı ile imzalanacak ayrı sözleşme’  olmaması

KKİ uygulamalarının eczaneler üzerinden yapılmaması,

Muayene ücretlerinin kaldırılması ,

Kademeli eczane ıskontolarının iyileştirilmesi,

Eczacı odaları tarafından dağıtımı yapılan reçete grupları için dağıtımların  hukuken dava konusu edilemeyecek hale getirilmesi ve içeriğinin genişletilmesi  Protokolün ceza maddelerinin  eczacılar lehine değişmesi

Reçete iade gerekçelerinin  yoruma açık olmayacak bir şekilde tanımlanması  gibi maddeler kamuoyuna deklere ettiğimiz önemli başlıklardı. 

 Tüm bunların ışığında öncelikle KKİ’larının eczaneler üzerinden geçirilmesi  uygulamasına mutlaka son verilmesi gerektiğini  her fırsatta söylediğimiz gibi şimdide söylüyoruz. Fakat bunu söylerken  de bir çoğumuz gibi  bu talebin özellikle global bütçe uygulamalarından kaynaklı olarak en azından 2012 yılı için zor olduğunu, bu başarılamazsa  mutlaka uygulamanın  kaldırılmasına yönelik tarih işaret eden bir maddenin protokolde  yazılması gerektiğini söylemiştik. Bunu da söylerken amacımız popülist bir yaklaşım yerine somut gerçekleri eczacılarımızla paylaşmaktı. Artık başta TEB olmak üzere hepimizin  KKİ’lerle ilgili 01.10.2012 tarihine kendimizi endekslememiz ve bu tarihten önce TEB aracılığıyla  kurulacak bir komisyon tarafından KKİ’lerin kaldırılması ile ilgili  olası yöntemlerin  SGK’ya sunulmak üzere belirlenmesi gereklidir. Bizlere düşen oluşturulacak bu komisyona elbirliğiyle her türlü desteği vererek,  2013 yılı sözleşmesinde KKİ’lerin eczanelere yük olmaktan çıkartılmasını  sağlamaktır.

Bir diğer konuda 25 krş. meselesidir. Bir çok meslektaşım bu bedel için ciddi eleştiriler yapıyor. Bakış açılarına göre haklılık payı olmakla birlikte; bu konuya yeni mezun  ve eczane açmak isteyen  bir meslektaşımın  ‘Burada verilen bedelin çok da önemli olmadığını, asıl önemli olanın eczacılar için ilk defa  hizmet ürettiklerine dair bir cümlenin protokolde geçmesi’  olduğunu  söylemesi  sağduyulu bir yaklaşım olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca hizmet bedeli ile zincir eczane oluşumlarının birbiriyle bağdaştırılmaya  çalışılması  bence ayakları yere basan, sağlıklı bir yaklaşım değildir. Çünkü zincir eczanelerin ülkemizde hayata geçmesi için öncelikle tamamlanması gereken başka süreçler olduğu bir gerçektir. Bu anlamda ‘hizmet bedeli alınıyor artık zincir eczaneler gelecek’söyleminden de bir an önce vazgeçmek gerekli diye düşünüyorum.

Protokolün diğer maddeleriyle ilgili söylenecek çok şey var elbette. Kimine göre iyi, kimine göre kötü maddeler.  Reçete Dağıtımı ile ilgili maddeden tutunda, eczanelerin kuruma yaptığı kademeli ıskontoya hatta fesih maddelerine değin bir çok farklı düşünceler olmasına rağmen, söylenenler var olan son durumu değiştirmeyecek. 2012 Yılı SGK  İlaç Alım Protokolü  artık imzalandı. Her ne kadar önceki  protokole göre bir çok maddede iyileşmeler olsada,  bugün eczanelerde yaşanan ekonomik sıkıntıların çözümü noktasında tek başına yeterli  olmayacağı  aşikardır.

Buradan hareketle başta eczane stok zararlarının tahsil edilmesi olmak  üzere, yeni protokoldeki  haliyle reçete dağıtımlarının düzenli bir şekilde uygulanması  ve özellikle yukarıda belirttiğim KKİ’ lerin kaldırılması ile ilgili yapılması gereken çok iş var. Yine 6197 sayılı yasada değişiklik yapılması ile ilgili çalışmalar bizleri bekliyor. Özellikle 2 Kasım 2011 tarihli KHK’nin  süreci nasıl şekillendireceğini beklemeden, müdahale edebildiğimiz her noktayı tespit ederek harekete geçmeliyiz.

Maalesef zaman akıp geçiyor. 2012 için mesleğimiz adına  önemli satırbaşlarından bir tanesi protokol süreciydi. Bu süreç bitti ama mesleğimizi bekleyen tehlikeler artarak devam ediyor. Dolayısı ile artık imzalanan protokolün  kazanım ve kayıplarını  sürece bırakıp önümüzdeki günlere bakmamız  gereklidir.

Bu anlamda önümüzdeki uzun yolu birbirimize güvenerek, karamsarlıktan uzak, omuz omuza yürümemiz zorunludur.

Tüm eczacılar ve eczacı örgütleri olarak  bunu başaracağımıza olan inancım ile hepinize sevgi ve saygılarımı sunarım.

 

 

 

 

 

L         


09 Şubat 2012     Okunma Sayısı : 6013     Yazdır