BAŞKANDAN YAZI
Dünyada alışagelmiş krizlerin dışında krizler yaşamaya başlıyoruz. Pandemi sonrasında güç dengeleri yerine oturmaya başlarken Rusya – Ukrayna arasında başlayan savaş bölgesel görülse de tüm dünyayı etkilemeye devam ediyor. Savaş, can almaya devam ederken her bir canlının hayatını kaybetmesi insanlık için ağır olmaktadır. Savaşta en çok etkilenen kadın ve çocuklar da hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Savaşlar son bulmalıdır. Dünya vatandaşlığı konuşulurken savaşların artık olmaması gerekmektedir.
Petrol fiyatlarındaki artışlar beklenilmeyecek seviyeye yükseldi. Petrole bağımlı tam malların da fiyatları ne yazık ki artmaya devam ediyor. Ülkemizde yaşadığımız ani dalgalanmaların sonuçları özellikle devletle iş yapan kura bağımlı ilaç fiyatlandırılması olan bizleri olumsuz etkilemeye devam ediyor. 2021 Ekim’den itibaren yaşadığımız ilaç sıkıntılarını dile getirmeye, anlatmaya çalıştık. Ama ne yazık ki sağlık otoritesi, bizi suçlar şekilde, tüm veriler ellerinde mevcut olmasına rağmen hangi ilaçların bulunamadığını bizlerden talep etti. Ekim’de başlayan ilaç sıkıntısı halk sağlığı sorunu hale geldi, bu durum Ocak ve Şubat 2022’de dayanılmaz hale geldi. Üretmeyen sanayi, ilacı eczanelere vermeyen dağıtım kanalı, hastalarına ilaç ulaştırmayan biz eczacılar ve en basit soğuk algınlığı ilaçlarına dahi ulaşamayan halk…
Biz eczacılar ilacın erişilebilir, bulunabilir, alınabilir olmasını her zaman savunuyoruz. İlaç ucuz olmalı, her eczanede, dağıtım kanalında ihtiyacı karşılayabilecek düzeyde olmalıdır. Türkiye’de yüz binlerce kutu satılan ilacın beş bin adet üretilmesi ve dağıtılması ilacın bulunamadığının erişilemediğinin kanıtıdır aslında. İlaç krizi ile ilgili iki durum vardı, birincisi 2020’de pandemi nedeniyle bazı grup ilaçların az satılması ya da satılamaması nedeniyle 2021’de üretim planlarında düşük miktar üretim planlanması, ikinci durumda ilaç fiyat kararnamesinde dönemsel avro kurunun güncel kura oranla düşük kalması ve üretim ambalaj maliyetini bile karşılayamayacak fiyatlarda kalmasından üretimin yapılamaması ya da yapılmamasıdır. Şubat 2022’de güncelleme ile avro kuru 6,2925 TL olmasına rağmen şu an için halen ilaçlar bulunmamakta. İlaç krizi devam etmektedir. İlacın fiyat belirlenmesinde en önemli unsur olan ilaç fiyat kararnamesi artık ilaç için kullanılamaz duruma gelmiştir.
İlaç üreticisi üretim yapamaz, ecza deposu ve eczaneler de ilacı hastalara ulaştıramaz hale gelmiştir. Acil müdahale edilerek güncellenmesi olmazsa olmazdır. İlaç yokları normal zamanlarda %4 seviyesinde idi ancak şu anda ilaçların %20 sine ulaşamaz durumdayız. Sadece biz değil hastaneler de ilaca ulaşamaz durumdadır. Yerli ilaç firmaları hammadde, yardımcı madde, ambalaja malzemesi temin edememektedir. Maliyeti düşük, ucuz ilaçlar üretilemeyebilir, bulunamayabilir. Yüksek reel döviz kuru ve enflasyonun yüksek olduğu durumda tüm ilaçlarda sıkıntı yaşanacaktır. Bunun engellenmesi için ilacın paydaşlarının fikir ve önerileri alınarak İlaç Fiyat Kararnamesi güncellenmeli, yerli, ilaç sanayi desteklenmeli, ilaçta kur ayarlaması yılda birkaç kez yapılabilmeli, ilaçların tüm ülkede bulunabilmesi için kritik ilaç stok seviyesi belirlenmeli, kritik seviye altına inildiğinde tedbirler alınmalıdır.
Şubat 2022’deki fiyat artışı ile 100 TL üzerinde ilaçların oranı %50’lere yaklaşmıştır. Bu baremdeki ilaçların karlılığı ile ayakta durmak mümkün değildir; ne üretici ne dağıtıcı ne de eczacılar için. Şubat ayındaki fiyat artışının negatif etkileri eczanelerin ellerindeki stoklar azalıp ecza depolarında alım yaptıkça elde edilecek hâsılatlar masraflar, giderler düştükten sonra eczanelerin ecza depolarına yapacakları ödemelere yetmeyecektir. Mayıs Haziran gibi meslektaşlarımız kredi ve borç sarmalına girecektir. İlaç üreticilerinin de mal fazlalarını azalttığı bu dönemde ilaç alımlarımızda dikkatli olmak durumundayız. Artık acilen ilaç fiyat kararnamesi baremleri artırılmalıdır. Ne kadar enflasyonist ortamda olmadığımız irdelense de bu ortamda yılda en az 3 ya da 4 kez fiyat güncellemesi yapılmalıdır. İlacın erişilebilir, bulunabilir, alınabilir olması için olmazsa olmaz hale gelmiştir.
Asgari ücret artışı ile birlikte eczanelerde elektrik, su, kırtasiye, akaryakıt giderleri de artmış ancak bu artışı dengeleyecek ciro artışı ya da karlılık artışı yaşanmamıştır. Yapılan araştırmalara göre %12 sabit gider/harcamaların olduğu eczanelerde 100 TL’nin üzerinde olan ilaçların karşılanması eczaneleri sıkıntıya sokacaktır. 100-200 TL arasındaki ilaçların karlılık oranı %16, sabit giderler de %12 olduğunda , %4 karlılık ile SGK’ ya iskonto da yapılınca karlılık çok düşmektedir. 100 TL üzeri ilaçların %48’lere yaklaştığı bu ortamda eczanelerin ekonomilerine dikkat etmesi elzem hale gelmiştir.
Hızla ilerleyen teknoloji dünyasında eczacılık mesleği sıkıntı yaşamaktadır. Giderek artan reklam ve tanıtım olayları, ilaç ve gıda takviyesi tanıtımları hızla yayılmakta, sağlık meslek mensubu olmayan kişiler rahatlıkla reklamını yapabilmektedir. Buna acilen çözüm bulunması gerekmektedir. Nasıl ki alkol, sigara, silah internet tanıtım ve reklamı yapanlara ağır cezai işlem ve yaptırım uygulanıyorsa ilaç ile ilgili de ağır yaptırımlar uygulanmalıdır. E ticaret siteleri ve satış siteleri ilaç ve sağlık ürünleri satışları yasaklanmalıdır. İnternet ve sosyal medyada da yapılan ilaç ve sağlık ürünleri tanıtımlarına kural ve yaptırımlar gelmek zorundadır. Kuralsızlığın içinde herkes kendi kuralını yaratırsa bundan en başta halk sağlığı zarar görecektir.
Eczacılık mesleği gelenekleri, kuralları, etik ve ahlaki değerleri olan bir meslektir. Mesleğimizi geleceğe güvenle taşımak için hepimizin geleneklere, kurallara, etik ve ahlaki kurallara uyması gerekmektedir.
Neo-liberalizm ve vahşi kapitalizm sağlık ürünlerinin satışlarını arttırmak için her yolu denemektedir. Gıda takviyelerinde her ay yeni bir ürünün piyasaya girdirilmesi, mucizevi işlevleri olduğu şeklinde pohpohlanması, satış arttırılması için ünlü isimlerin kullanılması ile satış, satış, satış denilen olguyla halkımızın birikimleri sermayeye aktarılmaktadır.
Sağlığa dair ürünlerin pandemi döneminde satışlarının artmasıyla, firmalar iştah kabartarak bu paraya göz dikmiş durumdalar.
Biz eczacı olarak, güvenilir doğru ürünler ile hastalarımıza farmasötik bakımı vermek zorundayız. Bizleri geleceğe taşıyacak olan güvenilir ve doğru bilgi ile doğru ürünlerin hastaya ulaştırılması olacaktır. Burada hepimizin dikkat etmesi gerekmektedir; güvenilir ve doğru ürünlerin hastaya ulaştırılmadığında eczanelerimiz sıkıntı yaşayacaktır. İnternet satışı, ucuza ürün diye ürün çöplüğüne dönüşmeden müdahale edilerek doğru ve güvenilir temin yerleri eczaneler olarak belirlenmek zorundadır. Bizler her ortamda, her fırsatta mesleki bilgimize göre, etken madde olarak kullanılan her maddelerin (vitamin, gıda takviyesi olarak adlandırılmadan) ilaç olarak kabul edilmesini savunmaktayız.
“Her şeyin başı sağlık” denilirken sağlık ürünlerine ve özellikle eczane ürünlerine yönelik tehditler artmaktadır. Uzaktan sağlık hizmetlerinin konuşulduğu bugünlerde mesleğimize yönelik tehditlere karşı hep birlikte karşı durmak zorundayız. Halkın en yakın sağlık danışmanı, yedi gün yirmidört saat kesintisiz hizmet veren meslektaşlarımızın emekleri göz ardı edilmemelidir. Taleplerimiz sağlıklı bir Türkiye ve Dünya içindir. Yaşamak ve yaşatmak için acil çözüm bekleyen ilaç fiyat kararnamesi güncellenmelidir. Yeni eczacılık fakülteleri artık açılmamalı, kontenjanlar azaltılmalıdır. Eczane eczacılığı dışındaki alanlarda kamuda acil eczacı istihdamı yaratılmalıdır. Gıda takviyesi adı altında Tarım Bakanlığından ruhsatlı aslında ilaç olan ve etken madde ihtiva eden ürünler ilaç olarak kabul edilmeli ve Sağlık Bakanlığından ruhsatlandırılmalıdır. Kamuda çalışan meslektaşlarımızın özlük hakları ve emekliliğe yansımayan ek ödemeleri düzeltilmelidir. Üniversite hastanelerinde çalışan meslektaşlarımızın görev tanımları ve sıkıntıları düzeltilmelidir.
Eczacılığın her alanında mesleğini icra eden tüm meslektaşlarımızın 14 Mayıs Eczacılık Bayramını kutlar sağlıklı günler dilerim.