"GEÇMİŞTE VE GELECEKTE ECZACILIK" PANELİ AÇILIŞ KONUŞMASI
Değerli misafirler
Eczacılık tarihi, insanlık tarihi ile yaşıttır. Eczacılığın tarihsel gelişimine baktığımızda ise; ilk dönemlerde içgüdülerden yola çıkmış, mistik ve ampirik dönemlerden geçmiştir. Etken maddenin elde edilmesi ve kimyanın kullanılmaya başlaması ile birlikte eczacılıkta rasyonel sistemler kullanılmaya başlanmıştır. Ve son olarak ta bugünkü bilimsel eczacılık dönemi.
Bizde ise Akademik eczacılık diye tabir ettiğimiz Osmanlıdan başlayan bilimsel eczacılığımız; 14 mayıs 1839 da Mekteb-i Tıbbıye-i Adliye-i Şahane de bir eczacı sınıfının açılması ile başlamıştır.
Bilinen ilk eczaneler İstanbulda 1800li yıllarda açılmış ancak ilk Türk eczacısının eczane açması 1890 yıllarını bulmuştur.
Müslüman olmayan eczacı, hakimiyetini ve sayısal çoğunluğunu cumhuriyetin ilanından sonra Müslüman Türk eczacılara bırakmıştır.
1950li yıllarda çıkartılan teşvik kanunları ve uygulanan ekonomik liberalizm yaklaşımları bugünkü Türkiye ilaç sanayinin büyümesini sağlayan temel nedenlerden bir tanesidir.
60lı yıllarda yerli malı yaklaşımları, yüksek işçi ücretleri ve sosyal güvenlik kurumlarının hizmet vermeye başlamaş olması ilaç pazarını büyütmüş, devlet alıcı konumuna geçmiştir.
70li yıllar ise ilacın karaborsaya düştüğü yıllar olmuştur. TEB ve odalarda o yıllara kadar etkin olan sanayici eczacısı yerini serbest eczane sahiplerine bırakmıştır. Yine o dönemde eczacılar kooperatifleşme sürecine girmiş önemli hak mücadeleleri başlamıştır.
84 ile 94 yılları arası ise serbest piyasa, ilaç fiyat kararnamesi gibi önemli etmenler eczacılığı yüksek karlılık ile çalıştığı yıllar olmuştur.
Eşdeğer ilaç listesi, sürsaj hakkı bu dönemlerde kazanılmıştır.
Eczacı kooperatifleri % 36 gibi paylara yükselmiştir.
Aslında göreceli refah çok ta uzun sürmemiştir.
94 ten 2003 yıllarına kadar art arda yaşanan ekonomik krizler, İlaçta kamu payının %80lere çıkması, kamu kurumlarının geri ödeme gecikmeleri, kooperatiflerin sıkıntıya girmesi, deontoloji ihlalleri bu dönemin görüntüleri olmuştur.
2003 yıldan sonra ise; cumhuriyetten bu yana eczacılık tarihimizde görülmemiş değişimler ve dönüşümleri birarada yaşıyoruz. Nerede ise 50 yılda yaşadıklarımızı şu geçmiş 2 yılda yaşadık ve daha önümüzde en az bir yılımız var.
Değerli misafirler
İlaç sektörü üç ana noktadan etkileniyor etkileşiyor. Birincisi ilacın teknolojilerindeki dönüşümü, ikincisi ilaç fiyat kontrol yöntemleri ve diğeri de siyasi ve ekonomik küresel konjonktür.
Bugün bu önemli üç temel noktada önemli değişim ve dönüşüm yaşanıyor.
İlk madde olan İlaç teknolojisinde; bilimsel dönemi yaşıyoruz.
Ancak Bu dönemi ikiye ayırabiliriz. Sanayi dönemi ve sanayi sonrası dönemi diye. İlaç teknolojisinde Sanayi dönemi bitmiştir yerini sanayi sonrası dönem almıştır.
Nano teknoloji tıbbın geleneksel kurallarını değiştireceği gibi biyo-teknolojik devrim de geleneksel ilacı tepeden tırnağa değiştirmektedir.
Bu değişiklikler, değişimler insanlığa büyük olanaklar sunabileceği gibi tıp ve eczacılığın etik değerlerine yapacağı olumsuz etkiler şimdiden tartışılmaya başlanmıştır.
Yeni ilaç fiyat kararnamesi ile ilaç fiyatındaki sabitlik, statik durum hareketli hale geldi. İlaç fiyatı daha şeffaf hale gelmesine rağmen her an bir fiyat değişikliği ile bizler karşı karşıyayız. Serbest ilaç fiyatının yerini küresel ilaç fiyatı aldı.
Majistral ilaç döneminde tek hakim olan eczacı, sanayi dönemi ile birlikte etkinliğini ilaç sanayi ile paylaştı. Bugün ise satın alıcı yani devlet tek satın alıcı ve kanun koyucu özelliği ile ilacın belirleyeni oldu. Kamu kurum ıskontosu diye bir tanım satın alıcının etkinliğini göstermektedir.
Değerli Misafirler.
Ülkemiz önemli bir süreçten geçiyor. Bir yanda Cumhuriyet ve laiklik tartışmaları , bir yanda Avrupa Birliği ve Kıbrıs, bir yanda da ülkemizin geleceğini derinden etkileyecek cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimler.
Hemen yanı başımızda ki Ortadoğu da yaşanan dengesiz güçler savaşı, dünya da medeniyetler arasında yaratılan düşmanlıklar.
Aslında bilinen tüm rejimler, siyasal görüşler değişmeye başlamıştır. Şimdi ülkeleri, insanları yönlendiren ne sağ, sol gibi siyasi düşünceler nede inançlar. Asıl yönlendirici ekonomi ve onun yöneticisi şirketler.
Ülkeler artık şirketler tarafından yönetilmeye başlandı. Ekonomik rant bilinen tüm değerlerin önüne geçti.
Ülkemizde ilaçta ve sağlıkta yaşananlar da bunlardan farklı değil. Son yıllarda çıkarılan yasalara baktığımızda öncelikle neo-liberal odakların, cumhuriyetin kamu yararı ve kamu hizmeti eksenli örgütlenmiş işlevlerinin hızla tasfiye edildiğini görüyoruz.
İnsan haklarına dayanan laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olmanın meşru zeminine oturan yurttaşlık hak ve özgürlük alanı daraltılmakta, sosyal güvenlik ile ilgili yasaların bir çok hükmü yürürlükten kaldırılmaktadır.
Genel sağlık sigortası ile sağlığın kamu hizmeti niteliği gözetilmeksizin piyasaya devri amaçlanmaktadır.
Oysa anayasanın 2,5,10,12,13,17,49,56,60,61,62, ve 65. maddelerinde Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde, uluslar arası çalışma örgütü sözleşmelerinde ve Avrupa sosyal Şartında; sosyal güvenlik hakkı temel insan hakkı olarak tarif edilmektedir.
Değerli meslektaşlarım
Bir yanda sağlık gibi en insani en sosyal bir durum; bir yanda İMF.
Bir yanda ben sağlıkçıyım, eczanemde sağlık merkezi diyen bizler; diğer yanda ilacı ticari bir meta gibi gören, eczaneleri ticarethane zanneden Rekabet Kurumu.
İlacın ve eczacılığın ekonomik olarak doğrudan muhatapları siyasi otorite yani hükümet, ilaç sanayi ve dağıtım kanalıdır.
Eczacı-ilaç sanayi ve dağıtım kanalı ile olan ilişkilerimiz uzlaşmaz olmamasına rağmen çok ta ileri olduğu söylenemez. Ortak temel ve birbirimizi koruyan geliştiren noktalarda ilişkiler geliştirilmelidir.
Son zamanlarda çok uluslu şirketlerin ülkemizde jenerik ilaç üreticisi olarak bir çok yerli ilaç firmasını satın aldı. Abdi İbrahim, Mustafa Nevzat gibi bir çok firma bu girişimlere karşı çıkmaktadır.
Küreselleşmenin yarattığı iktisadi yeni kuralların farkındayız..Küresel rekabet için küresel işbirlikleri gerekebiliyor ancak şirketlerin top yekun devri sakıncalıdır.
Adana Eczacı Odası olarak ilaç stratejik bir ürün olduğu için yerli ilaç sanayinin desteklenmesi noktasında gelişmesi noktasında tarafız.
Jenerik ilaç noktasında tarafız.
İlaç harcı alem bir meta değildir. Bizler sağlık gibi Bilimi başa alan ahlakın şart olduğu bir alanın temsilcileriyiz. Dar ve kısır tartışmalara sapmadan, aklı ve bilimi öne aldıkça, yaşamı, bir mücadele olarak gördükçe, her alanda sorumluluk hissettiğimiz ve en önemlisi dayanışma içinde olduğumuz müddetçe gelecek her zaman bizimle olacaktır.
Adana Eczacı Odası 50 yılda; özveri, emek, mesleki etik, uzlaşma, dayanışma , akıl ve bilimi sorunların çözümünde temel yöntem olarak kullandı. Kolektif akıl, kolektif çaba, temel çalışma yöntemimiz oldu.
50. yılda mesleğim ve meslektaşlarımla gurur duyuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Ecz. Burhanettin BULUT
BAŞKAN