HERKES BİR SONUÇ ÇIKARTMALI !
Uygarlıklar beşiği, dünya güzelliklerinin bir arada olduğu cennet Egede Kuşadasında eczacı örgüt yöneticilerinin katıldığı bölgelerarası toplantı yaptık.
Dünyada ülkemizde ve mesleğimizde yaşanan gelişmelerin, sorunların yanında çözüme ilişkin öneriler de sunuldu. TEB faaliyetlerini genel sekreter anlattı, eczacı odalarının büyük çoğunluğu söz aldı. Özellikle TEB başta olmak üzere kamu kurumları ve yaşanan sıkıntılara ilişkin eleştiriler yapıldı, kooperatif konusu birçok konuşmacı tarafından ele alındı.
Genel başkan tüm eleştirilere ilişkin cevap verdi, yaşananlardan, projelerden aktarımlar yaptı. Bunların hepsi olağan olarak bu tür toplantılarda yer alan konular. Olağan olmayan ise belki de ilk defa bu kadar açık olarak farkına varabildiğim odaların daha doğrusu örgüt yöneticilerinin durumu.
Hep söyleriz ya bizler yani eczacılar, eczanelerimizden veya sadece bireysel yaşadıklarımızdan tüm yaşananları tarif etme şansımız olamaz diye. Daha evrensel, daha ulusal, daha toplumsal ve daha çevresel bakmalıyız diye. Yoksa kendi yarattığımız o küçücük dünyada boğulur gideriz. Kendimize faydamız olmadığı gibi çevremize ve ailemize faydamız olamaz. Bunları biz yöneticiler, yaşamımızın her alanında, özelde de eczanemizde geleceğe ilişkin hazırlıklarda ve yaşanan sorunlara karşın tepkilerde daha duyarlı olunması için hep söylüyoruz.
Fakat ne acıdır ki oda yöneticileri de yaşananların pek farkında değiller ya da kürsüdeki sözlerinden o anlaşılıyor. Kürsülerden kabil-i rücu dan, bütçe uygulama talimatından, milletvekiline sadece söz söylemekten, TEB ni acımasızca eleştirmekten, bir çaresizlik ve karamsarlık tablosu çizmekten öteye gidemiyoruz. Öyle bir tarif yapılıyor ki gerçek tespitler ve gelecek öngörüsü yapılamaz hale geliyor. Burada konuşmalardan örnek verip, mesleğe gönül verip emek harcayan meslektaşlarımı refüze etmek istemiyorum ama bu gerçekleri konuşmak ve tartışmak gereğine inanıyorum
Örgüt yöneticisi sorumluluğu olmayan edada davranamaz. Yazılarında konuşmalarında sadece sorundan bahsedemez. Adı üzerinde yöneticidir. O çözüm arar. Kaosu da sıkıntıyı da sorunu da idare edendir. Üyesini korur ama her şeyden önce çözümün bir parçası olur.
Kabil-i rucu bir vakadır hem komik hem de SSK yı tariflemek anlamında önemli bir vakadır ama saatlerce konuşulması anlamsızdır.
Hiperlipidemi ilaçlarının verilme şekli faciadır ama bir önceki BUT ta da kolesterol hastalarına koşunuz emri verilmişti ama biz her BUT ta bir sürprizlerinin olduğunu unutuyoruz. Ve burada da diyoruz ki devlet eczacıya güvenmiyor. Hayır devlet vatandaşına, doktoruna güvenmiyor. IMF istiyor, hükümet uyguluyor mantık BUT nı hastanın ilaca ulaşımını en zor hale getirmek.
Bizim de çözüm önerimiz var diyerek sadece toplantı talep etmek çözüm önermek değildir. Hele hele proje hazırlamalıyız diye yıllar önce sahip çıkmadığınız veya bu gündemli toplantıda ne imiş bu diye küçümseyerek baktığınız projeyi şimdi öneremezsiniz. AYAKTAN TEDAVİ REÇETELERİNDE SINIRLANDIRMA PROJESİ ret edildiğinde nerede idiniz diye size sormazlar mı?.
Bir milletvekili meclise bir teklifte bulunmuş eczacı dışındakiler eczane sahibi olabilsinler diye . PEKİ SORUYORUM bu gösterdiğiniz hassasiyeti, bu nefesi, bu tepkileri 6197 sayılı yasanın bir an önce meclisten geçmesi için göstersek daha iyi olmaz mı? Sermaye gruplarının üzerimizdeki bu baskısından kurtulmak için bir proje üretsek ve daha da önemlisi meslektaşlarımızı olumsuzluklara karşı dirençli ve bir arada sürekli tutmanın yollarını hep beraber bulsak.
Bu milletvekilini gündemde tutmanın kime faydası var. Hepimiz yıllardır zincir eczane tehdidinden bahsediyoruz ve bizim için çok önemli ve hayati konudur eczanenin SAHİP VE MESUL MÜDÜRÜ ECZACIDIR cümlesi. Acaba vekile kızacağımıza aklımızı başımıza alsak da neler yapabileceğimizi tartışsaydık daha iyi olmazmıydı? Ne dersiniz?
Bu tür magazin haberleri ile ilgilenen arkadaşların ilgisine TEB HABERLER dergisinin 2 sayısında eczacı milletvekilimiz demiş ki boşta gezen eczacılara eğitim verilerek aile hekimi olmaları sağlanmalı buyrun tartışalım!
Devam ediyorum konuşulan özlü sözlere SSK ve YEŞİL KART bizlerin karlılığını bitirdi ve bizi zor durumda bıraktı ve biz bu yüzden batıyoruz e be insaf üyelerine bunları anlatıp da yaptıkları işten hastalara hizmet vermekten soğutmanın, mutsuz eczacı yaratmanızın kime ne faydası var burada bahsettiğiniz tümüyle somut. Artan ciro ortada, ancak sorun yok demiyorum ama geri ödeme ve reçete kontrol sorunu başka bir olgu ve bu SSK dan önce de vardı. Fiyat düşmesi ve kamu ıskonto nedeniyle eczacının zararı. Evet somut bir gerçek ancak SSK ve Yeşil Kart serbest eczaneden karşılanmasıydı da ilaç fiyat kararnamesinden ve eşdeğer ilaçtan dolayı yine de ilaç fiyatları düşecek ve artık her türlü bilgiye ulaşabilen devlet ıskonto talebinde bulunacaktı yani bunlar yaşanacaktı. O zaman bakın kaç eczane batardı. Muhalefet etmek için gerçekleri saptırmayın, bu size bizlere bir şey kazandırmaz. Adana da meslektaşlarım bir firmanın tavrından dolayı tepki göstererek 32 YTL den 8 YTL ye düşen ilaçı sorguluyorlar, aldığım duyuma göre G.Antep, Hatay, Mersin, Maraş eczacıları da tepkili imiş. Bu ilaç ya pudra ile üretiyorlar yada yıllarca bizleri yani ülkemizi yazamadığım tarifle haksızlığa uğratmışlar. Bu firmanın bir başka esprisi de eczacının rafında oluşan zararı karşılamayacağına ilişkin yönetim kararının olması. ilacı dörtte bir fiyatına indirdikleri halde kar edecekler ama bizlerin rafımızdaki oluşan zararı karşılamayacaklar.
Düşünün rafınızda 4 adet bu ilaçtan var bir yıl sonra bu ilaç sadece 1 tane kalıyor.
Neden ise sayın firmamız böyle uygun bulmuş. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir ticaret böyle bir anlayış yok.
DEVLET VATANDAŞI SAHİPSİZ BULUYOR, BU BUT UYGULANIYOR.
İLAÇ FİRMALARI ECZACILARI SAHİPSİZ BULUYOR, FİYAT FARKLARINI KARŞILAMIYOR.
Buradan tüm oda yöneticilerine sesleniyorum acaba siz yine TEB den mi hareket bekleyeceksiniz, yada her zamanki gibi yazdım söyledim ama işte
. mi diyeceksiniz.
Acaba bu ilaç firmasına sizlerinde söyleyeceği bir söz yok mu?
Acaba dünyadan sürekli örnek veren yöneticiler ticarette böyle bir şeklin olmadığı gerçeğini ne zaman görecekte firmalarla görüşecek ve bizlere yön verecek.
Değerli meslektaşlarım tekrar hatırlatmakta fayda var;
TEB oluşturan odalardır, Odaların birliğidir.
TEB' de ayrı bağımsız bir örgüt hiç değildir.
Tüm üyeler tüm meslektaşlarım odalarınıza baskı yapınız.
Odalar, oda yöneticileri TEB ne baskı yapınız.
TEB de muhatapta olduklarımıza baskı görevini yerine getirmelidir.
Bilginin, üretimin olmadığı yerde kargaşa ve olur, bizlerin bilgilenmeye en ihtiyacımız olduğumuz böylesi dönemde üyelerimizle geleceğimize sahip çıkalım.
Projelerle gelecek öngörümüzü hazırlayalım.
Birbirimize ve örgütlerimize ve örgütlerde üyelerine sahip çıkmalıdır.
Saygılarımla
Ecz. Burhanettin Bulut
Adana Eczacı Odası Başkanı.