İLAÇ EKONOMİSİNDEKİ DİNAMİK YAPI
2005 sonrası dönemde TEB ve Eczacı Odaları yoğunlukla SGK ile yaşanan sorunlara ve sözleşmelere zaman ayırmak zorunda kaldılar. Aşılamayan sorunlar ve ardı ardına imzalanan protokoller gündemi tıkadığı gibi yaşanan kargaşa ve belirsizlikler dönemin en belirgin özelliği oldu. Hala kamu kurum ıskontosu, reçete kontrol sorunları, kesintiler, ödeme zamanı, muayene ücreti, SUT a ilişkin problemler devam ediyor. Bu sorunlara rağmen son protokolün 3 yıllık olması dolayısıyla ilacın satın alınımında aleyhimize gelişen durumlar gündemde yer bulmaya başladı.
Son aylarda, TEB ve Eczacı Odalarının bu yönde hareketlilikleri söz konusu. İlaç pazarının son durumu, ilaç satış koşulları, eczane karlılıkları, pazara hâkim ilaç çeşitleri, 2005 sonrası ticari ıskonto ve vade düşüren ilaç firmaları ile ecza depolarının kriz fırsatçısı yaklaşımları gibi somut veriler paylaşılmaya başlandı.
Ekonomi, somut durumu ifade eder. Hayatın içerisinde iktisadi gerçeklilik her zaman söz konusudur. İşin ekonomisi konu olduğunda somut veriler hesaba katılır. Yaşamsal ihtiyaçların karşılanması için yapılan faaliyetler bir anlamda kaynakların doğru kullanılması ve iyi yönetilmesi ile mümkündür. Mevcut şartlarda değişiklikler söz konusu olduğunda yeni yöntemler geliştirilir. Bugünkü gereksinim ilacın yeni durumuna karşın rasyonel davranış şekli belirlemektir.
2005 öncesi zam haricinde değişkenlik göstermeyen ilaç fiyatları yani ilacın satın alımındaki statik hal; yeni İFK, referans fiyat, eşdeğer ilaç fiyat bandı, kamu ıskonto oranı, orijinal ilaç süresi, SGK fiyat indirim baskısı gibi birçok etmen ile dinamik hale gelmiştir. Bu hareketlilikler sonucu ilaç fiyatı artık nerede ise -borsa benzeri- iniş çıkışlar çizen grafikler şeklini aldı. Örneğin bir çok ilacın Nisan ayı içerisinde 3 kez fiyatı değişti.
Eczaneler aleyhine yaşanan tüm bu gelişmelerin yanında küresel ekonomik kriz durumu daha olumsuz hale getirdi. Her kaotik ortamda olduğu gibi kriz fırsatçılarına da gün doğmuş oldu. Eczaneler ekonomik olarak 2005 sonrası dönemin en sıkıntılı günlerinden geçiyor. Yaşananlara karşı alınacak yerel tedbirlerin çözüm olmayacağından hareketle eczane ekonomilerini rahatlatmak adına tüm meslek örgütleri birlikte öneriler sunmaya çalışıyor.
Ülkemizde neredeyse her 6 yılda bir kriz yaşanıyor. Yaşanan her krizde ilk karşılaştığımız durum ilaç firmalarının ilaç vadelerinin yanında ticari ıskontolarını kısması olmuştur. Bizlerde günü kurtarmak adına çözüm yolları aramışızdır. Geçmiş tarihteki firma boykotları bu nedenledir. Artık günlük çözümlerin yanı sıra uzun vadeli çözümlerin çabası içinde olmalıyız. Meslek birliklerimiz ilacın bilimsel kimliği yanında ekonomisine ilişkin projeler de geliştirmelidir.
İşin ekonomisi yani somut durumu tespitlemenin yanında bilgilendirme, tedbir alma ve irade koyma bir bütünlük içerisinde gerçekleşmelidir. Alınacak kararların ortaklaştırılabilmesinde temel sıkıntı da yaşanan krize ilişkin hasarın herkesi aynı oranda etkilememesidir. Herkesi aynı oranda etkilemeyen bir durumun ortaklaştırılması, ortak hareket edilmesi için doğru anlatım ve somut veriler gerektirir.
Bölgemizde yaptığımız toplantılarda ve sunduğumuz ilaçta son durum dosyasında ilaçlardaki farklı karlılığı, firmaların satış farklılıklarını, ortalama eczane işletme masraflarına yer verdik. Doğaldır ki her eczanenin sorunu ve ekonomik durumu farklılıklar içermektedir. Genel olarak bakıldığında eczacı kar oranı işletme maliyetini anca karşılamaktadır. Eczacı kar oranı yükseltilmediği sürece ticari ıskonto ve MFler eczaneler için hayati olmaya devam edecektir.
Bir eczanenin ekonomik durumunu analiz etmek için şu anda tüm veriler ulaşılır haldedir. Her eczane belki kendine özel tedbir alacaktır ancak ortak hareket edilemez ise, gelişen olumsuz tablonun içinde hepimizin yer alacağız. İlaç firmaları her fırsatta satış koşullarını daha aşağıya çekerken, oluşan tepkiler karşısında iki ileri bir geri yaklaşımı gibi sadece küçük düzeltmeler yapmaktadır. Sektörün riskini alan taraf olarak ortak reaksiyon gösteremediğimiz takdirde sermaye erozyonumuz devam edecektir.
Eczanelerimizi başta stok durumu olmak üzere genel işletme kurallarında kontrol altında tutmakla birlikte, SGK geri ödeme süresine uygun vade ve ticari ıskonto taleplerimizi sürekli hale getirmeliyiz. Piyasanın acımasızlığına karşı, meslektaşlarımızla işbirliği ve sürekli paylaşımdan kendimizi uzak tutmamalıyız.
Her ekonomik kriz göstermiştir ki, sesi çıkmayan, tedbirini alamayan, örgütsüz ve zayıf yapılar en fazla hasar alan kesim olmuştur. Bizler ülkemizin en güçlü örgütlenmelerinden birine sahip, en çok halkla iç içe olan mesleğiz. Türkiyenin dört bir yanında 24 bin nefesimiz var. Finansal olarak önemli ekonomik gücü elinde tutan meslek kollarından biriyiz.
Bizde bu ekonomik güç ve örgütlü yapı var iken hala sektörün bileşenleri içerisinde en fazla mağdur olan kesim isek, nerede yanlış var diye kendimize sormalıyız.
Saygılarımla.
Ecz Burhanettin BULUT
Başkan