MESLEK BİRLİĞİ BİLİNCİ

Edak Ecza Kooperatifimiz, FIP kongre (2002–2007 yılları arası) bildirilerinin çevirisi ile bir kaynak kitap hazırlatmış. Faydalı ve önemli bulduğum bu çalışmanın bir başlığı dikkatimi çekti. Küresel FIP vizyonu: “hepimizin sağlığı her birimizin sağlıklı olmasına bağlıdır.” (FIP 2007 PEKİN).  Tek başına birçok anlam ifade eden bu cümle, içinde bulunduğumuz günleri ve mesleki gelişmeleri de çok iyi özetlemiş.

 

Sağlıklı olmak sadece bedenen iyilik hali olmadığı okulda bizlere öğretildi. Günümüz de artık sağlıklı toplum, sağlıklı çevre, sağlıklı siyaset, sağlıklı kişilik, sağlıklı yapı gibi sözleri daha çok kullanır olduk. Hepimizin sağlıklı olması için, sağlıklı birey çabasının önemi arttı. Birbirine bağlılık yani birbirine ihtiyaç duyma özellikle küreselleşmenin önemli mecburiyeti olarak karşımıza çıkıyor. Küreselleşmenin yarattığı olumluksuzlar sonucu; özellikle ortak paydada olanların korunmaya yönelik fırsatları iyi değerlendirmesi gerekir. Şirket ortaklıkları, sermayenin ulus ötesi hareketleri, şiddet politikaları, sömürü düzeninin yarattığı tüm baskılara rağmen toplumların örgütlenme çabaları bu anlamda okunabilir.

 

Tekil hal, ne kadar güçlü olsanız dahi yok olmanıza engel olamamaktadır. Geleceğe kalmak ne kadar önemli veya vazgeçilmez olduğunuzla ilgili değil, ne kadar örgütlü olduğunuzla ve ne kadar mücadele etme gücünüzün olduğu ile orantılıdır.

 

Baskıların arttığı ve geçiş dönemi kaoslarının yaşandığı mesleğimizde, benzer mücadele örneklerini sergiliyoruz. Tüm sektör bilişenlerimizle uzun zamandır bir çatışma söz konusu. Bazen umutsuzluğa neden olsa da çoğunlukla olumlu sonuçlar aldığımız ortadadır. İlaç firmalarının satış koşullarında yaptıkları değişiklik bunun somut örnekleridir.  Tüm sıkıntılar elbette çok önemli ancak ilaç alım koşullarında gösterilen çaba ekonomik olarak çok önemli olduğu kadar sektörümüzdeki yerimiz açısından da ciddi önemdedir. Her soruna ayrı bir cepheden ve birbirini değersiz kılmadan bakabilmeliyiz. Her alanda etkin kalkanlar oluşturmalıyız.

 

SGK Sözleşmesi, SUT Talimatları, ilaç fiyat hareketleri, eczacılık yasa düzenlemesi gibi mesleki sorunlarımıza şayet, örgütsüz ve üyenin ilgisizliğinde yakalanmış olsaydık, durumun sonucunu bilmek için kâhine başvurmazdık. Bu anlamda örgütlülüğümüzün, kişisel olarak sergilediğimiz tavrın ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Meslek grupları içinde örnek gösterilen mesleki birliğimizin daha da gelişmesi için çabamızı esirgemiyoruz. Bundan sonrada yapılacak mücadelelerde ortak tavır sergilemeye, birbirimizi desteklemeye ve örgütlerimize gereken önemi göstermeye devam edeceğiz.

 

Doğaldır ki mesleki örgütlenmeden, yönetim tarzından hoşnutsuzluklarda olacaktır. Hele ki meslek birliklerinin seçim sürecine girdiği bu günlerde daha iyisini talep etmek için daha çok bir araya gelmeliyiz. Mesleki gelişim için konuşmalıyız, emek harcamalıyız. Yönetici meslektaşlarımıza meslek birliğine zarar vermeden eleştirmeli, sorumluluk almalı ve daha iyi yönetmek adına da aday olmalıyız.

 

Eczacı örgütleri eğitim seviyesi olarak homojen birliklerdir. Bu nedenle genel seviye bu homojenliğe yakışır olmak zorundadır. Adına eleştiri denen sözlerin ağırlığında boğulmamalı ki mesaj verme çabası bir sonuca varabilsin. “Taş koysa seçilir. Bu eczacılara bu yönetim! Güdülmeye layık eczacılar.”  Muhalefet etme, tek yanlı istediğini söyleme alanı değildir. Genel seviyeyi belirlemek belki elimizde olmaya bilir ancak meslek sorumluluğu, saygınlık ve saygı ihmal edilmemelidir.

 

Yönetimlerin açık, şeffaf, dürüst olması kadar muhalefet etmeninde benzer özellikleri taşıması gerekir. Bilgi ve teknoloji çağında sadece sözler ile kimseyi yanıltamayız. Kişisel yetenekler kendinizi farklı göstermeye yetmez. Olası bir yanlış yönlendirmede dahi gecikse de doğru yerini bulacaktır. Hitap ettiğiniz kesimin küçümsenmemeliyiz. Artık toplumsal sağduyu eskisinden daha güçlüdür.

 

Muhalefetin en az iktidar kadar değerli olduğuna ilişkin fikrimizi birçok yazıda dile getirdik.  Muhalefet etme, farklı düşüncelerin ifade edildiği, toplantılarda veya kongre gibi açık alanlarda yapılan eleştiriler ile de çok daha değerli hale geldiği bakıştır. Kapalı alanlarda yapılanlar ise muhalefet etmekten ayrı olarak kişisel zayıflığın verdiği öfkenin eseridir. Muhatabın olmadığı, sivri ve akıcı konuşmanın sevecenliği ile insanlık tarihinin en bilinen kötü huy görevini yerine getirmeye çalışmaktır. Bu ucuz çaba, toplumsal süzgecin olmadığı bazı durumlarda ağır sonuçlara neden olduğu ayrı bir konudur.

 

Kısacası, kişisellikten uzak ve ahlaklı yaklaşım sonucu yapılan eleştiri tercihinin yarattığı olumluluk kadar, bunun tersi durumlarda, örgütlerden uzaklaşmalara ve güvensizliklere neden olmaktadır.

 

Bölgemizde Sağlık Müdürlüğü ve SGK gibi kurumlarla, yemekli toplantılar ve sürekli mesajlar ile kendini hatırlatan bir dernek kuruldu. Birçok kez belirttiğim gibi örgütlü yapılar her zaman gelişmişlik kriteri olarak algılanmalı. Ancak hedefleri ve müdahale alanları doğru yapılanmadığı takdirde tüm iyi niyetlere rağmen yaratacağı hasar vahim hale gelebilir. Örneğin “İTS destekliyoruz” diye bir gazete haberinin nasıl bir fayda sağlayacağı tartışmaya açık. Düşünün ki kendini ifade etmek isteyen herkes bir dernek çatısı altında toplansın fikirlerini kamuoyuna açıklasın. Eczacı odasının reçete dağıtımından dolayı bir meslektaşı tarafından mahkemeye verildiğini unutmayalım. Mesleki disiplin soruşturmasından dolayı tepki duyanlardan tutunda siyasi fikir önceliği düşünenlere kadar yüzlerce dernek kurulmuş olsun. Her biri ayrı bir davranış şekli ile ilgili kurumlarla, partilerle ilişki içinde olsun. Uzatmaya gerek yok sadece çevremizde tanıdıklarımıza baktığımızda ne kadar farklı özellikler taşıdığımızı görürüz.

 

Elbette ki farklılıklarımız olacak ve biz bunun renklerinden faydalanacağız ancak yasalarla kurulmuş, görevleri belirlenmiş kamu hizmeti veren eczacı odalarının alanlarına müdahale etmek, özellikle yaşadığımız bu hassas dönem nedeni ile iyi düşünülmelidir. İyi niyetli çaba olduğundan şüphe duymak istemediğim bu davranışlar yaygınlaştıkça endişelerimiz artıyor. Daha çok kenetlenmeye ve muhataplarımız ile mücadeleye ihtiyaç duyduğumuz noktada kendi değerlerimizi önemsemeliyiz. 53 yıldır olduğu gibi faaliyet raporlarından görüleceği üzere kurumlarla bazen ortak çalışma, bazen de karşı karşıya gelmemiz olağandır.  Hepimizin vazgeçilmezi etkin, güçlü ve ilgili kurumlar karşısında tek muhatap eczacı odamız olmalıdır. Kişiler, makamlar gelir geçer ancak kurumlar kalıcıdır. 

 

Tekrar hatırlatmakta fayda var. Yarım asrı aşkın kültürü, birikimi olan bir odanın sahibiyiz. Meslek kimliği her türlü kişisel fikirlerin önünde olan, meslek eylemlerinde öncülüğü, meslek tarihinde her zaman yer almış, tarihi kişilikler yaratmış ve en önemlisi tarihsel birikimleri nedeni ile de daha çok sahip çıkmamız gereken bir odamız var. ADEO her zaman siyasete yakın olmuş ama hiçbir zaman bir partinin borazanlığını yapmamıştır. Çağdaş değerler karşılığında doğru bulduğu her konuda taraf olmuştur. Hiçbir gruplamanın, kısır tartışmaların içine girmemiştir. Unutmayalım ki ADEO diye bahsederken MESLEĞİMİZİN kültüründen, birikiminden bahsediyoruz.

 

ADEO tarihi boyunca tüm önemli isimlerine rağmen hiçbir zaman kişiler üzerine kurulu veya kurgulu bir kurum olmamıştır. Benzer örgütlere bakıldığında farkı ve farklılığı çok net ortadadır. Bizler yani tüm kurul ve komisyonda görev alanlar, daha önce görev alan meslektaşlarımız gibi gurur duyulan meslek odamızı aynı değerde teslim etmek adına çaba sarf ediyoruz. Bundan sonrada yönetime gelecek meslektaşlarımızın birincil önceliği yine ADEO olacaktır.   

 

Önümüzde seçimli kongre var. Kongreler kadroların yenilenmesi içinde fırsattır. Ayrıca farklı fikirlerin iktidar olma arzusu içinde çalışma ortamıdır. Meslek kimliğini öne alan, emek, zaman harcamayı meslek sorumluluğu olarak gören her meslektaşımızın mutlaka kongre ve sonrasında görev almasını bekliyoruz. Eczacı kimliği ile toplumda yer bulan bizlerin, mesleğimiz adına sürekli desteğimizi eksik tutmamalıyız.

 

Bu güne kadar Adana Eczacı Odamıza emek, çaba ve zaman harcamış meslek büyüklerimiz başta olmak üzere tüm meslektaşlarımıza teşekkür ederken seçimli kongremizin katkılarınız ile başarılı geçmesini diliyoruz. 

 

Saygılarımla.

Ecz. Burhanettin BULUT

Başkan.


01 Eylül 2009     Okunma Sayısı : 3709     Yazdır