MESLEKİ GELECEĞİMİZİ TARTIŞALIM
“Mesleki geleceğimizi tartışalım” Geçen ay bu bölümde yer alan “Hangi tarafın taraftarısınız?” başlıklı yazımızda “günlük” politikalara kurumumuzu taraftar etmeyeceğimizi ifade etmiştik. Tüm halkı ilgilendiren “anayasa” gibi önemli bir konuda dahi içeriğe bakılmadan fanatik bakışla, “ötekiler düşmanlığı” yaygarası ile yapılan l2 Eylül Referandumun ülkeye olumlu bir sonuç getirmeyeceği aşikârdır. Bu anayasa % 55 Evet veya %55 Hayır çıksa dahi bu toplumun çoğunluğunun onayladığı anayasa olmayacaktır. Anayasa toplumsal mutabakat bildirisidir. Hatta anayasanın metinsel gereği bile tartışmaya açıktır. Bu konuyu daha fazla uzatmama isteği ile birlikte; Başbakanın “bertaraf olma” yaklaşımın bu sığ tartışmalara tüm kesimleri sokma çabasından öte olmadığını vurgulamak gerekir. Elbette siyasetçiler kendi taraflarının çoğalmasını, desteklerinin artmasını isterler. Ancak kitle yöneticilerin temsil ettiği kalabalıkların sesi olmak yerine “kişisel düşünceleri” ile kurumsal taraftarlığını ilan etmesi doğru değildir. Bu süreç; evrensel, demokratik haklar, emperyalist güçler karşısında vatan-millet meselesi değildir. Elbette tüm halkı kapsayan bir başlık bulunmaktadır. Ancak anayasa gibi bir başlığın altında referandum maddeleri bir noktacık olarak kalmaktadır. Başbakanın hünerli hatipliğinde seslendiği “sol” içerikli demokrasi vurgularının samimiyeti sorgulanırken; milliyetçilerin ve sosyal demokratların konuşmaları da iyi irdelenmelidir. Gölgelerin karıştığı bu referandum ortamı ve sonuçları ile siyaset ne son bulacak ne de yeniden başlayacaktır. Bir yıl içerisinde genel seçimler ülke gündemin de yerini alacaktır. Genel seçimde yapılması gereken rekabet, anlamsız bir şekilde referanduma getirilmiştir. Son olarak, geçen ayki yazımda çok net ifade edilmiş olmasına rağmen; telefonla çokça eleştiri aldığımız için, net şekilde tekrar ifade ediyoruz ki. Adana Eczacı Odası yönetimi bu referandumda kurumsal olarak bir “taraftarlık” içerisinde değildir. Geçmiş birikimleri ve tarihi ile odamızın politikası ve “taraflığı” herkesin malumudur. Hayırcılara veya Evetçilere şirin görünmek gibi bir kaygımız hiçbir zaman olmamıştır. 25 Eylül’de ADEO Mali Kongresini gerçekleştirecek. Kongreler meslek birliklerinin en önemli kararlarının alındığı toplantılarıdır. Özellikle yeni mezun arkadaşlarımızın kongrelerini izlemelerini çok önemsiyoruz. Ekimin ilk haftası yıllardır beklediğimiz, her defasında sözünü ettiğimiz, çok önemli bulduğumuz “geleceği konuşuyoruz” gündemli Eczacılık Kongresi yapılacak. Ankara’da gerçekleşecek toplantının tarihi bir toplantı olmasını diliyoruz. Kasım ayının ilk haftasında ise, TEB 2.Bölgelerarası toplantıya ev sahipliği yapacağız. Bölgelerarası toplantı son olarak 20 yıl önce Adana’da yapılmıştı. Uzun zamandır dile getiriyoruz. Mesleğimizin uzun vadeli “gelecek politikası” ortaklaşmış düşünce veya konseptimiz sözlü olsa dahi belirlenmiş değildir. Ortak politikadan kastım ise; hepimizin hem fikir olduğu mesleğin gelişmesi korunması yolunun tespitidir. Yeni meslektaşlarımız eklendikçe çağdaş bir yöne doğru yönlendirilmesini sağlayabilmemizdir. Mesleğimizin bugünkü hali ile daha fazla devam etmeyeceği endişesi hepimizi bir arayışa itmektedir. Bir yandan ekonomik kaygılardan söz ederken bilimsel yanımızın gelişmesinin, sağlık birimi kimliğinin geliştirilmesi için atılan adımlarda ne kadar mesafe alabiliyoruz? Sürekli yeni tanımlamalarla giderken, onları aynı hızla eskitiyoruz ve önemini kaybediyoruz. Bizde, Adana Bölge olarak kendi olanaklarımız doğrultusunda “ADEO Akademi” adı altında yeni bir mekân hazırlayarak çalışmalarımızı daha çok eczacı meslektaşlarımızla ele almaya çabalıyoruz. Bilgi, bilgilendirme kadar çalışmalarda emek harcamak, içinde olmak, paylaşmak daha kıymetlidir. Bu amaçla kurullarımıza yoğunlaştırılmış yönetici eğitimlerine başladık. Akademiyi genişleterek daha çok toplantı ve katılımcı ile yolumuza devam edeceğiz. Meslek için fikir üretmek, tartışmak; uzun zamanlı olması ile birlikte sonuçların somut olarak fark edilmemesinden ve hatta havanda su dövülen toplantılar olarak bakılıyor. Bunun aksine zaman içerisinde ortaya atılan bir fikir, uzun süre tartışılır. “ortak kabul” fikri olarak genel kabul görür. Bunun da önemi çoğunluğun benimsediği fikirlerin yaşama geçmesi çok daha kolay olduğu içindir. Kalabalıklar tarafından o fikirler sahiplenilir ve mücadele edilir. Bir örnekle anlatmak gerekirse; 1999 yılı ADEO Kongresinde “Ayaktan Tedavi Reçetelerinde Üst Limit” projesini kürsüden anlatırken bu ütopya diye laflar atılmıştı. Hatta farklı listede yer almasına rağmen eski oda başkanımız Ecz. Öner KÜÇÜKYALÇIN söz alarak ütopyada olsa fikirler tartışılabilmelidir demişti. Adana Eczacı Odası kadroları yıllarca bunu tartıştı, mücadelesini verdi ve sonunda TEB sayesinde uygulamaya geçmesi sağlandı. O günün Osmaniye temsilcisi Ecz. Etem ARGUN zamanın Maliye Bakan’ına bu sistem hayata geçmesi durumunda Osmaniye ilinin girişine büstünü yaptıracağını söylemişti. ve o proje protokolde yer aldı. Tam pilot olarak Osmaniye ilinde Pazartesi günü uygulanacak iken; bir genelge ile 3 gün kala Cuma akşam saatlerinde iptal edildi. Elbet iptal edilmesinde eşit uygulamalardan rahatsız olanlar vardı. Ancak diğer önemli neden ise meslek örgütü yöneticilerinin bu uygulamayı ciddiye almaması idi. Hatta kendi eczaneleri üzerinden kişisel bakabiliyorlardı. Sadece bu projenin gündem edildiği başkanlar danışma toplantısı da tam bir hayal kırıklığı idi. Geleceğe ilişkin çözüm üretme iradesi o gün güçlü olsa idi, bugün ciro farkları uçurum halde olmayacaktı. Belki de şimdi olduğu gibi mevcut eczanelerin üçte biri ekonomik krizde olmayacaktı. Elbette benzer ve daha ileri projeler bundan sonrada tartışılacak, çözümler üretilecektir. Hele ki; birleşen SGK ile, her hareketin kayıt altında olması, tek tuşla her türlü bilgiye ulaşıldığı noktada; uygulama ve planlama çok daha kolay olabilir. Bu ve buna benzer projeler üretmek meslek örgütlerimizin temel sorumluluğu olmalıdır. Aksi takdirde savrulan mesleğimizin bu tarihsel dönüşümü sonucu oluşacak yeni meslek yapılanmasında “sahibi ve mesul müdürü eczacı” cümlesi yer almayacaktır. Kendi üyesi ile kaderi belirlenen mesleğimizin önemli bir yolculukta olduğunu unutmayalım.
Ecz Burhanettin BULUT Başkan