SAĞLIK BAKANINI ZİYARET ETTİK...
TEB ve 47 Eczacı odası başkanının çağrılı olduğu Sağlık Bakanı ziyaretini 15 Ağustos tarihinde gerçekleştirdik. Eczacılık açısından da çok önemli bir görüşme yapıldı.
Geçen yıl ADEOB dergisinde bir yazımda eczacılık tarihinin dönemlerinden bahsetmiştim, her dönemin kendine has özelliği var diye. İçinde bulunduğumuz bu son dönem kazanımlarımızın yanında, çok ciddi tehditlerin yaşandığı aynı zamanda ilaç ve eczacılığın üzerinde ilginin maksimum olduğu bir dönem. Zincir eczaneler, market içi eczaneler, ilacın markette satılması, ilaçta reklam, OTC, ortak eczane gibi tartışmalar basına dahi yansımış durumda.
Tam bu noktada 6197 sayılı eczacılık yasası Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulacak. Yani siyasal irade eczacılık yasasını değiştirirken yukarıdaki tartışmalar da bir anlamda sonuçlanmış olacak.
Tabi önce bu yasayı meclise sunacak Sağlık Bakanının görüşü ve yasanın sunuluş şekli çok önemli. Bunun bilinci ve sıkıntısı ile Sağlık Bakanlığına gittik. Genel başkanımızın sunumundan sonra Sağlık Bakanı, oda başkanlarına söz hakkı verdi. Konuşan tüm oda başkanları sadece iki konu hakkında fikirlerini söyledi. Çünkü bu iki madde netleşmeden diğer maddelerin konuşulmasının çok anlamı yoktu.
1.madde eczanenin sahip ve mesul müdürü eczacıdır cümlesinin, birleşik olarak yani sahibi ve mesul müdürünü ayrılmadan tek cümle halinde yasada yer alması.
2.madde ise yeni eczane açılışlarında eczacı odalarının uygunluk belgesi düzenleme yetkisinin olması idi.
Birinci maddenin ne anlama geldiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Eczanenin mesul müdürü eczacı olma zorunluluğu olsa dahi, sahibinin eczacı olma şartının kaldırılması halinde zincir eczanelerin temeli atılmış olacaktır. Sermaye gruplarının beklentileri tam da bu noktadadır. Şu andaki 6197 sayılı yasa ile gerçekleştiremedikleri hayallerini bu maddeye bağladıklarını, hazırlıklarını yasal düzenlemeler sonrasına bıraktıklarını gazete haberlerinden biliyoruz.
İkinci madde ise eczacı odalarının eczane açılışlarındaki yetkilerinin yasaya alınması idi. Eczacı odalarının önemini bazen fark etmeyebiliyoruz veya unutabiliyoruz. Örgütlü ve örgütsüz toplum farkını burada anlatacak değilim ancak muvazaanın engellenmesinde ve etkin eczacı örgütleri açısından bu madde ciddi önem taşımaktadır.
Değerli meslektaşlarım, Sağlık Bakanımız her iki madde konusunda bizlerle aynı görüşleri paylaştığını hepimizin huzurunda dile getirdi. Ve yasayı mümkün olan en kısa süre içinde Bakanlar Kuruluna imzaya açacağını da ifade etti. Türkiye de siyasi görüntüler her ne kadar samimi olmasa da Sağlık Bakanı ile yapılan uzun görüşmede hepimizin ortak kanısı bu görüşmenin çok olumlu sonuçlandığıdır. Yaşadığımız bu günlerde eczacılık mesleği ve bizler bir çok sorunla boğuşuyor olmamıza rağmen, yasamızın durumu hiçbir sorunla mukayese edilemeyecek kadar çok önemli ve bu nedenle bu görüşmeyi sizlere aktarma ihtiyacı duydum.
Sayın Bakanla başka konuları da konuştuk; bunlardan e-reçete , ilaç suiistimalleri konularında da TEB ile Sağlık Bakanlığının ortak çalışma yapmasına karar verildi. Bakan iki konuda daha bizlere bilgi verdi. Sosyal Güvenlik Kurumlarının birleşmesi bağlamında tek tip provizyon sistemi ile reçete karşılamaya 1 Ocak 2007 tarihinde başlanmasının planlandığını söyledi. Bir diğer önemli konuda OTC.
Bizlerin uzun yıllardır üzerinde konuştuğumuz OTC (reçetesiz ilaç satışı) AB müktesebatı içerisinde olduğu, mutlaka OTC nin çıkarılacağını fakat OTC dışında kalan ilaçlarında reçetesiz satılamayacağını ifade etti.
Buradan çıkan sonuç; geri ödeme kapsamındaki listede ilaç sayısı artacaktır.
Değerli meslektaşlarım, hızına yetişemediğimiz değişiklikler, değişimler devam ediyor.
1 Ekimde büyük ambalajlı ilaçlar ödenmeyecek, genel sağlık sigortası çalışmaları devam ediyor, 1 Ocak 2007 de sosyal güvenlik kurumları ile nasıl bir sözleşme yapacağımızı bilmiyoruz, yeni yıla yeni yasamızla girebiliriz. Aile hekimliği uygulaması yayılıyor, Haziran 2007 de Aile Hekimliği uygulaması Adanada da başlayacak. Ülkemizin çevresi, Ortadoğu kan gölüne dönmüş durumda, yakında Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçimler var. Kısacası baş döndürücü günlerden geçiyoruz. Birey olarak, toplum olarak; ekonomik, sosyal her alanda ve her anlamda daha dikkatli olmamız gerekiyor.
Böylesi dönemlerde bizler yani eczacılar olarak da çok daha dikkatli olmamız gerekiyor. Tüm bu yoğunluğun içerisinde hemen hemen her gün biz yöneticilere bir olay aksediyor. Çok saygı duyduğum eczacı büyüğüme, zalim insanlıktan uzaklaşmış birisi tarafından eczanesinde iken kurşun sıktılar. Dünya tatlısı, güzel anne, eczacılığın ne olduğunu bilen, eczacılığın tozunu yutmuş, mahallenin sevilen eczacısı Güzin ablamıza kurşun sıkan eller kırılsın. Bu kadar mı insanlıktan çıkar insan!
Meslektaşlar arasında problemler tabi ki olacaktır, ancak anlamsız ve özellikle ekonomik gerekçelerle çıkan problemler çok manasız ve üzücü. İnsan kendi kendine düşündüğünde, kendine geldiğinde ne kadar anlamsız olduğunu, kendine ne kadar zarar verdiğini anlayacağı türden bu yaşananlar. Her bölgede bir sorun yaşanıyor neredeyse. Geçen hafta da bu kez hastaneler bölgesinde bir kalfa bıçaklandı. Bu bıçaklamanın ertesinde duyduklarımız, bölgede yaşananların boyutu bizleri şok etti. Hiç ders almıyoruz yaşananlardan. Yukarıda yazdıklarımla bu yaşananları mukayese edildiğinde kendi kendimize yaptığımızı galiba başkası bize yapamaz.
Hayatın diğer renklerinin de farkına varmak lazım.
Esen kalın.
Ecz. Burhanettin BULUT
Başkan