SGK-SUT-TEB
Değerli Meslektaşlarım,
Son iki haftadır eczacı örgütlerini alarma geçiren, meslektaşlarımızı gergin bekleyişlere sevk eden üç önemli gündem maddesinde yoğunlaştık.
13 Haziran 2007 tarihinde yayımlanan Genelge sonucu örnekleme metodu ile reçete kontrolüne geçilmesi, 15 Haziran 2007 tarihinde yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği ve 23 Haziran 2007 tarihinde içeriği tamamen Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından hazırlanmış 2007 yılı Resmi Protokol Taslağı.
Tüm Eczacı Odaları olarak Sağlık Uygulama Tebliğinde getirilen olumsuz uygulamaları, genelgedeki haliyle örnekleme metodu ile reçete kontrolünü ve adeta bir dayatma olarak önümüze konulan SGK Protokol Taslağını toptan reddettik. 47 Eczacı Odası olarak da bunu kamuoyuna açıkladık.
Sonuçta, Hükümet ve SGK yetkilileri ile yapılan görüşmeler sonucu belli konularda uzlaşma sağlandı. 02 Temmuz 2007 tarihinde TEB Merkez Heyeti protokole imza attı.
Yapılan müzakereler TEB sayfasında uzun bir şekilde anlatıldı. Odalar da tepkilerini ve görüşlerini bildiren yazılarını kendi web sayfalarında yayımladılar. Buraya kadar her sıkıntılı durum karşısında yaşandığı gibi normal reaksiyonlar gösterildi. Ancak anormal olan, eczacı odalarının protokolle ilgili yorumlarının birbirinin tam zıttı olmasıdır. Somut bir metin üzerindeki yorumlar hiç mi birbirine yakın olmaz? Demek ki olmuyormuş diye düşünmek istemiyorum ancak şu bir gerçek ki; alışkanlıklar ve yıllardır uygulanan politikalar, pek de kolay terk edilmiyor. Hemen birbirini suçlama mekanizması devreye giriyor.
Önce dikkat etmemiz gereken; krizlere, sıkıntılara sebep olanların kimler olduğu, bu sorunların arkasından neler geleceği ve sorunun çözümüne ilişkin birlikte bir çabanın ve ortak aklın nasıl yakalanabileceği olmalıdır. Sorunun muhatabı üzerinden çözüme gitmediğinizde sadece havanda su döversiniz.
Yıllardır TEB çatısı altında yapılan toplantılar, Sayın Mehmet Domaç karşıtlığı üzerine kurulmuş bireyci politikalar nedeni ile çok kötü kullanılmıştır.
Türkiyenin kronik sorunu olan sadece muhalefet etme anlayışı, bizim örgütlerimizde de etkin olunca asıl tehlike hiçbir zaman yeterince değer görmemiştir. Aslında günlük ve popülist politikalar her zaman üyelere hoş gelmiştir, en kolay da yönetme biçimidir. Hele bir de sorumluluk almadan, sorunu kendi dışında tartıştırabiliyorsan çok becerikli yöneticisindir.
Şimdi tartıştığımız SUT, 15 Haziranda yürürlüğe girdi, ancak 25 Mayıs 2007 tarihinde yayımlanmıştı. Örnekleme de daha önce gündemde olmasına rağmen maalesef konu üzerinde tartışma imkânı dahi bulunamadı. Nedeni şu ki; bizler Sayın Mehmet Domaçın istifasından başka bir şeyi görmüyorduk, düşünemiyorduk. Hatta Genel Başkan milletvekili aday listesi çıktıktan sonraki ilk Merkez Heyeti toplantısında istifa etti. Yani süreç olağan işledi. Ama yapılan gürültünün kimseye faydasının olmadığını da ancak bugün görüyoruz.
Şimdi önümüzde yine sorunlar var. TEB, görüşmeler olumlu geçmiştir dese de olumsuzluklar yine de vardır ve her zaman da mutlaka sorunlar olacaktır. Sorunsuz bir Türkiye olduğunda eminim ki eczacı sorunu da kalmayacaktır.
Reçete kontrol sistemimizi değiştiren örnekleme sistemi genelgesini 13 Haziranda yayımlandıktan hemen sonra, bu yöntemi kabul edip etmediğinizi 20 Hazirana kadar bildiriniz diye direten mantık her zaman karşımızda olacaktır. Daha bizler ne tür bir uygulama ile karşı karşıya olduğumuzu, ödemelerdeki avans oranını dahi bilmeden kararımızın sorulduğunu unutmayalım.
Tüm itirazların ve süresinin uzatılması ihtimaline rağmen yatan hasta reçetelerinin eczaneden karşılanması muhtemelen 120 gün sonra sona erecektir. Burada asıl tehlike, günübirlik tedavi olarak sınıflandırılarak yatan hasta kapsamına alınan, bu tür ilaçların tedavi hizmetini veren kurum tarafından karşılanmasına yönelik yapılan uygulamadır. Bugün en fazla suiistimallerin yapıldığı, hatta eczacı odalarının mahkemeye verildiği pazarın dahil olduğu ilaçların günübirlik kapsamına alınmasına ilişkin düzenleme mutlaka kaldırılmalıdır. Görüşmeler ile çözülmüyor ise mahkeme yolu denenmelidir.
İlaç fiyat kararnamesi ile ilaç fiyat hareketlerine 45 gün süre tanınması sonucu eczacının haksız kamulaştırılan fiyat farklarının önüne geçilmiştir. Geçmiş iki yıl boyunca fiyat farklarından ciddi zarara uğradık. Bu arada kamu kurum ıskontolarında yaşadığımız haksızlık da bitirilmelidir.
Sonuçta yaşam mücadelesi içinde inişler çıkışlar her zaman olacaktır. Türkiyede örnek bir yapılanması olan TEB, bundan sonra da çok önemli olmaya ve önemli görevlerine devam edecektir. 01 Ocak 2008 de SGKnun diğer yasaları yürürlüğe girecektir. Yani yeni sözleşme yapılacak, bugünkü tartışmalar yine yaşanacaktır.
Önümüzdeki altı ayda odaların etkin olduğu güçlü bir TEBne olan ihtiyacı kimse göz ardı etmemelidir. Bu süreci kişisel iktidar hırslarına heba etmemek, sorumluluk sahibi yöneticilere düşmektedir.
Gelin hep birlikte aktivistlere meydan bırakmayalım.
Gelin sorumluluğu birlikte paylaşalım.
Gelin dedikodusu güçlü, ağzı iş yapanın değil iş üretenin, samimi olanların önünü açalım, onlara değer verelim.
Gelin kişisel kaprisle davrananları çevremizden uzaklaştıralım.
Gelin kürsüleri gerçek amacında kullanalım.
Gelin hep birlikte tüm üyelerimizle örgütlerimizi yönetelim.
Gelin geleceğimizi hep birlikte kuralım.
Saygılarımla.
Ecz. Burhanettin BULUT
BAŞKAN