ŞİMDİ NE OLACAK!

 Hükümetin meslek birliğimize yönelik tehditleri devam edecek. Ama unutmayalım en azından tekel işçileri gibi henüz cop yemedik, içeri atılmadık.

SGK, bu eczacılar ayda 16 bin TL kazanıyor diyecek, eczacıyı vatandaşa karşı açık hedef haline getirmeye devam edecek.

Yandaş basın linç girişimine devam edecek.

Sadece 9 eczane etkilenir söylemi belki bu defa 10 eczaneye çıkacak!

Eczane raflarında bekleyen ilaçlardan zarar etmemesi için SGK, “önce 45 gün, daha sonra 30 gün süre tanıdığını, bütün bu olumlu destek ve çabalara rağmen, TEB stok zararlarının telafisi konusunu gündemde tutmaya devam ettiğini”  kamuoyuna şikâyet edecek. Bizlerde eczanelere değil 75, 365 gün süre verseler dahi eczane rafları boşalmayacağına göre, bunun bir zarar karşılama yöntemi olmadığını anlatmaya çalışacağız.

 

Daha öncede defalarca söyledikleri gibi; “ilaç sanayi ile yapılan sözleşmede serbest eczanelerin raflarındaki ilaçların fiyat farklarından doğan zararın karşılanacağını imza altına aldık” diyecekler. Tabi bizler, 45 günlük geçiş süresinin 5 güne düşürüldüğü genelgeye mi inanalım, yoksa kiminle hangi ilaç sanayicisi ile imzalandığını bilmediğimiz bahse konu olan görmediğimiz sözleşmeye mi?

 

Bizler, yıllardır düşen ilaç fiyat farklarının eczanelere ödenmediğini söylüyoruz. Son olarak; 4 Aralık ilaç fiyat indirimini basın aracılığı ile “ilaç firmaları tarafından karşılanıyor” denildi. 2 hafta oldu, fiyat farkı zararını ne karşılayan var, ne de soran. Biz yine mi hayal görüyoruz!

 

İlaç firmaları da eczanelerin uğrayacağı zararı karşılayacağını, eczanelerin kapatılmasına neden olabilecek herhangi bir durumun bulunmadığını tüm kamuoyuna açıkça beyan etmişlerdir.” Diye vurgulanan ilaç firmaları kimler bunu bir türlü öğrenemeyeceğiz. Bunun devlet ağırlığına yakışmayan, sorunu denize atan, muhatabı sahipsizleştiren bir yaklaşımdan başka bir yorumu olamaz.

 

“Türk Eczacıları Birliği’nin, genel kurul seçimleri atmosferi etkisinde kalarak, kuruluş amaç ve yapısının tersine, etkisini, vatandaşlarımızın tedaviye ulaşımını engellemede kullanmış olması, Kurumumuz tarafından imzalanmış protokolde tanımlanmış hakları kullanma zaruriyetini doğurmuştur.” SGK bu açıklamasında olduğu gibi; mümkün olan her fırsatta hatta kendi üyelerimizden aldığımız aidatlara kadar örgütlülüğümüze, örgütlerimize müdahale edecek.

 

Hatırlatırız ki, TEB seçimleri her iki yılda bir yapılmaktadır. Ve kongrenin Aralık 09 tarihinde yapılacağı tam iki yıl önce belli iken, bu nasıl tespittir ki, seçimlerde bunu malzeme yapalım. Daha önemlisi, eczacı camiasının, 4 Aralık kapama eyleminin seçimler için yapıldığını görmeyecek veya buna tepki göstermeyecek bir algı zayıflığında olduğunu iddia etmek ancak saygısızlık olarak yorumlanabilir.

   

Tek tek sözleşme yapmak isteyecek, böylece “her şeyi ben belirlerim” anlayışını pekiştirecektir. Hatta o kadar ki yasa, yönetmeliği dahi yok sayacaktır.

 

Kurumumuz ile sözleşme yapılması esnasında ise eczanelerden sözleşme bedeli tahsilâtı yapılmayacaktır.”denmektedir. Eczacı bedelini 500 TL ye bağladılar. Bizim sözleşme bedeli ödememize üzülen SGK’dan talebimiz eczacı ıskontosunu kaldırmasıdır.

 

Bazı kendini inkârcı eczacı milletvekilleri bir daha Başbakanın vekili olmak adına TV’lerde boy gösterecektir.

Ancak yalancının mumu elbet sönecektir.

Bizleri bugünkü sürece getiren SGK, aslında bizim yapamadığımızı yapmış oldu. Yapılan değişiklikler ve eczacı aleyhine düzenlemeler sonucu zaten mevcut sözleşme hükümleri bozulmuş idi. Bir anlamda bizim tekrar kendimizi anlatmamıza fırsat verilmiş oldu. Özellikle son iki yıldır sıkıntılarımız dile getiriyoruz ancak kulaklar duymuyor, gözler görmüyordu.

Bundan sonra -SGK’nın isteği doğrultusunda- 16 Ocak tarihi itibari ile faturalı döneme geçiyoruz. 15 yıl önce Bağ-Kur’da olduğu gibi sözleşmenin iptal edildiği dönemde yaşananlar hala hafızalarda ve sohbetlerde sıcaklığını koruyor.

Halkımız ödediği ücret karşılığı ancak sağlık hakkına ulaşmaya devam ettikçe tepkilerimiz daha çok fark edilecektir. Vatandaş 30 liraya aldığı reçete bedelini, SGK eline 8 lira olarak geri ödediğinde işte o zaman görüntü daha net olacaktır.

Vatandaş ve eczacı bu kadar sıkıntı çeker iken; bir de örgütsüz, savunmasız bireysel sözleşme imzalamamız nasıl beklenir, anlamak mümkün değil. Eczacıların yürüyüş yapmaları, eczanelerini kapatmaları, haykırmaları nedensiz olduğumu düşünülüyor. Hiçbir nedensiz kuvvet eczacının eczanesini kapatmasına ikna edemez. Ancak bu işbirlikçi arama yaklaşımından başka bir şey değildir. Elbette bunun cevabı verilecektir.

Aslında Fazla Söze Gerek Yok!

15-16 OCAK, 21 ARALIK TARİHLERİNİ YAZAN, DAHA DÜN 4 ARALIKTA TÜM TÜRKİYE’YE SORUNLARINI HAYKIRAN BİZLER YİNE BU ÇETİN SINAVDAN HEP BİRLİK HEP BERABER ÇIKACAĞIZ.

BİZLERİ KİMSE YALNIZLAŞTIRMAYA KALKMASIN.

 

BİZLER SADECE VE SADECE ECZACILIK HİZMETİ, YANİ SAĞLIK HİZMETİ VERMEK İSTİYORUZ.

 

ECZANERİMİZİN YAŞAMASINI,

 

ÇALIŞANLARIMIZIN AŞINI VE GELECEĞİMİZİ İSTİYORUZ.

 

YARATILMAYA ÇALIŞILAN KORKU TOPLUMUNUN BİR PARÇASI OLMAYI RED EDİYORUZ.

 

GÜCÜMÜZ DAYANIŞMAMIZDIR, BİRLİKTELİĞİMİZDİR.

 

Saygılarımla.

 

Adana Eczacı Odası Adına

Başkan

Ecz. Burhanettin Bulut

 

 


18 Aralık 2009     Okunma Sayısı : 5401     Yazdır