TEKRAR DEĞİL, HER ZAMAN KOOPERATİFLER !
Tekrar değil, her zaman kooperatifler!
Aylık e-haber bültenini yayından kaldırınca web sayfamızdaki ‘Başkandan’ bölümü özgürlüğüne kavuştu. Artık sadece her ayın ilk günlerinde yazı yazmam gerekmeyecek. Bu gündem yoğunluğunda sanal ortamda daha çok bir araya geleceğiz. Aslında 4–5–6 Kasım tarihlerinde Adana’da yapılacak olan bölgelerarası toplantı konulu bir yazı yazacaktım. 21 yıl aradan sonra eczacı örgüt yöneticileri tekrar Çukurova’da buluşacaklar. Bizleri de epey zamandır meslektaşlarımızı misafir etme heyecanı sarmış durumda.
İstanbul Ecza Kooperatifi’nin aldığı kararı eczacının sesinde okuyunca toplantı için yaptığımız hazırlıkları anlatmak yerine ‘Tekrar Kooperatifler’ başlığı ile kendimi bu yazının başında buldum. Gerçi bölgelerarası toplantının ilk gününde kooperatifler konulu başkanlar danışma kurulu toplantısı yapılacak, bir anlamda gündemi de şimdiden ısıtmaya başlamış oluruz.
TEB’nin uzun zamandır kooperatiflerle ilgili çalışma yaptığından hatta kooperatif yöneticileri ile yaptığı çalıştay ile bildiri yazılarından haberdarız. Bunların tümü olumlu ve özlenen gelişmeler. Tabi bu çalışmaların tüm eczacı kamuoyu ile paylaşılması, sık sık kürsülerden dile getirilmesinin yanında somut adımlar atılıyor olması da gerekir. Bir önceki TEB Genel Başkanı o tarihlerde sonuçsuz kalan bir girişimde bulunmuş idi. Ancak bu defa açık bir şekilde en önemli örgütümüz TEB kooperatifler konusunda önemli bir tavır sergilemektedir. Tabi tavır denilen sadece konuşmak değildir elbet bir eylem şeklidir aynı zamanda.
Bugünkü kooperatiflerimizin örgütsel durumları hakkında çok farklı yorumlar yapılabilir. Ancak uzun mücadelelerden geçerek bu güne kalan sadece bir elin parmaklarından daha az sayıdaki ekonomik örgütlerimizin ciddi bir sınav arifesinde olduklarını unutmamalıyız. Yapıları tarif etmek ve sadece geçmiş tarihlerine vurgu yapmak yerine gelecekteki konumları konusunda gündem yaratmalıyız.
Son dönemdeki kooperatif yöneticileri toplantılarında daha çok Bursa Ecza Kooperatifi’nin başarılı çalışmaları etrafında tartışmalar yaşanıyor. Tartışmaların en önemli kısırlığı mevcut kooperatifler dışında ‘yeni kooperatif açılımı’ nın konuşulmaması denebilir. Ayrıca nedense bütünleşik yapı yani ‘tek çatı kooperatif’ gündemdeki yerini kaybetmiş durumda. Tüm tartışma mevcut kooperatiflerin hangi bölgeyi kendilerine pay edecekleri noktasına sıkışmış durumda. Elbette tüm bu yorumları son katıldığımız toplantılar neticesinde yapıyor değiliz. Özellikle Farmalojistikten kendini ayıran İstanbul Ecza Kooperatifi’nin ve Bursa Ecza Kooperatifinin yeni bölge açılımları neticesinde bu gelişmeleri görmemek mümkün değildir.
Ortaya çıkan tablo maalesef ülkemizin genel siyaset hastalığı dışında bir tablo oluşturmamaktadır. Kimse kendi iktidarını zayıflatmak veya yavrusunu ele vermek istememektedir.
Bilirsiniz, “Ya hep beraber ya hiç birimiz” eylem yürüyüşlerinde en fazla haykırılan slogandır. Kooperatifçiliğin ve genel siyasetinin, anlayışının derinliğine yani mantığına bakıldığında ülkemiz ecza kooperatifçiliğinin pratiği ile ilişki kurmakta zorlanabiliriz. Ecza kooperatifleri şu anda tek etkin ekonomik örgütümüzdür. Kooperatifin her hareketi -kooperatifin olmadığı bölgelerde dahi- bir şekilde tüm eczacıları etkilemektedir. Madem bu kadar etkiliyor ve hatta üye olmayanların ne kadar çok faydalandığı her fırsatta dile getiriliyor ise; neden tüm eczacılar üye sayılmıyor?
Nedeni çok açık; özellikle eski deneyimlerin psikolojisi ile mevcut depoların ayakta kalmasını sağlayacak işletme modelleri üzerine alınan kararlar. Son yıllarda Bursa modelinin başarısı ile aidiyet veya ciro ön şartları ile üyelerin çokluğu yerine verimli üye ikamesini yaratmak örneğinde olduğu gibi. Doğal olarak, bir işletmeyi büyütme veya ayakta tutma taktiklerinin bir kısmını elbette yürürlüğe sokmak gerekiyor, tedbir almadan işletme kuralları ile hareket etmeden ayakta kalma şansınız yok. Ancak burada en önemlisi kendinizi sadece depoculuğa konumlandırırsanız sizden daha iyi depoculuk yapanlar daha önceki örneklerde olduğu gibi, elinizden o işi alırlar. Depoculuk ve kooperatifçilik bütünleşik değildir. Ancak ve ancak bunların arasında bir denge ilişkisi kurulabilir.
Somut önerilerimize gelince; yukarıdaki ifadeler ışığında tüm eczacılar kooperatiflerin üyesi yapılmalıdır. Bölgemiz örneğinde olduğu gibi; şu anda iki kooperatife üye olma zorunluluğumuz var. Hatta çoğumuz şu anda faaliyette olmayan üç kooperatife de üye idik. Böylelikle senin üye benim üye tartışmalarından uzakta 24 bin üyeli tek kooperatife dönüşme yolculuğunun somut adımı atılmış olur. Eğer bu alanda biz de varız demek istiyorsak ve sanayinin tek hareketi ile ‘kumdan kale’ olmayalım diyorsak bu pazardaki iki önemli aktörden daha fazla pazar payımız olmalıdır. Tabi öncelikle zaten yeterince kategoriye ayrılan ve ayrıştırılan eczacılara ciroya göre farklı davranış modellerinden vazgeçmeliyiz.
İkincisi; sadece depoculuk yapmakla ne kadar başarılı olursanız olun bu başarı geleceğinizi kurtaramayacaktır. İlacın bulunamadığı, satış koşullarının çok sık değiştiği dönem geride kalmıştır. En azından gelecek 10 yılda çok dalgalı bir depoculuk beklentisi görülmüyor. Bursa Farma Sigorta, Edak Tek Sigorta, EDAK Edakom, Koop. Akademi gibi diğer örnek projelerle eczacının iş hayatını diğer anlamda yaşamını kolaylaştıracak, ortaklaştıracak ve sürekli meslek içi eğitimini destekleyecek projelerle kooperatif genişlemeli ve gelişmelidir.
Üçüncüsü; kooperatiflerde ahtapot yapılanması kurulmalıdır. Merkezi ortak politikaların yapıldığı, içerisinde odaların da yer aldığı bir konsey kurulmalıdır. Ayrıca ortak satın alma mutlaka güçlendirilmelidir. Bilişim desteğinin Edakom’dan alınması örneğinde olduğu gibi her kooperatifin var olduğu alanda uzmanlaşması sağlanmalıdır. Her ilde mutlaka kooperatif olmalıdır. İlk aşamada en az 10 kooperatif kurulmalıdır. Merkezi satın alma, merkezi planlama ve politika neticesinde yerel sorumluluk ışığında tüm eczanelere kooperatif hizmeti hedeflenmelidir.
Politikanın belirlenmesi, denetleme ve hesap sorulması dışında bütün işler profesyonel kadrolarca yapılmalıdır. Ancak profesyonel kadro lafı çok modern görünmekle birlikte denetim mekanizmasının doğru çalıştığı durumda önemlidir.
Gelecekte ekonomik örgütlerin önemi artacaktır. Bizler de olabildiğince şeffaf, tüm ortakların dâhil olduğu bir tartışma zemininde kooperatiflerimizin büyümesini, gelişmesini ve hayatımızın yönlendiricisi olmasını sağlamalıyız. Yönetmeye, üretmeye, emek harcamaya aday olmalıyız. Ama hepsinden önce daha çok söz söyleyebilmek için kooperatiflerimizle daha sıkı çalışmalıyız.
Gelecek günlerimiz her zaman IŞIK’ lı olsun
Saygılarımla,
Ecz. Burhanettin BULUT
BAŞKAN