YENİ BİR UMUT
YENİ BİR UMUT
21 ARALIK MİTİNG
Ankara Kolej Meydanında aynı kaderi paylaşan 32 bin ses, hep bir ağızdan haykırdı artık yeter diye. Sadece bizleri duymayanlara, ciddiye almayanlara ulaşmadı o ses. Aynı zamanda bir olmak, birlik olmak adına orada bulunan, gelemese de kendini orada hisseden tüm aileye ulaştı o güçlü ses. Aynı kaderi paylaşanlar ne kadar kalabalık olduklarını gördü. Kendi seslerinin birleşince ne kadar yüksek çıktığını duydu ve en önemlisi yalnız olmadığını, büyük bir aile olduğunu yeniden hatırladı.
Birlik içinde olmak, aynı sorunları yaşamak, paylaşmak ve birlikte karşı çıkmak örgütlenmenin temel çimentoları olmuştur her zaman. Bazen temel değerlerde aşınmalar veya iç-dış müdahaleler örgütlerde ve/veya bireylerde zaaflar yaratabilir. Bunun sonucunda güven eksikliği ve beraberinde ümitsizlik hâkim olmaya başlar. Bu noktada gücün, dayanışmanın farkına varılması yeniden bir ümit yaratır, direncin ve tepkinin besini haline gelir.
İşte o meydanda birbirimizin sesini duydukça yeniden umutlarımız arttı, yeniden birbirimizin farkına vardık. Kendi gücümüzü hissetmemiz, karşımızdakilere gücümüzü göstermemizden çok daha anlamlıydı. Bu nedenle, 21 Aralık Ankara Mitingi örgütsel tarihimizdeki yerini şimdiden aldığı söyleyebiliriz.
Miting sonrası özellikle önümüzdeki aylar bir hayli hareketli geçeceğe benziyor. Sağlık Bakanı ve İlaç ve Eczacılık Genel Müdürünün açıklamaları, SGK ile yapılan görüşmelerin sonuçları, yaşanabileceklerin ilk sinyallerini vermeye başlamıştır. Beklendiği gibi bizlere a ne iyi yaptınız denmeyeceği için bir takım zorlaştırıcı tedbirler alınacağı ve baskıların geleceği açıktır. Hele ki uzun zamandır ne söylenirse yapan, özverinin artık olağanlaştığı, taleplerin emir alındığı bir görüntüden; isyan eden, hakkını almak için sesini yükselten bir hale dönülmesi, oluşan karşı reaksiyonun birincil sebebi olacaktır.
Olası gelişmeler karşısında bizlerin yapması gereken ise -Güldünya Şarkıları çalışmasında- Sezen Aksunun kendi yazısına verdiği başlıktaki gibi.- Ümit etmek, elini taşın altına koymak lazım
Miting yeni sürecin başlangıcı olacak, şimdi bu sürecin devamında yeni sınavlar yaşanacak. En önemli müdahalenin örgütlü gücümüze yönelik olacağı, eczacıları birey olarak muhatap almaya çalışacakları açıktır. Bizleri yalnızlaştıracak, tekleştirecek, zayıflatacak her türlü girişimin karşısında durmalıyız.
Bizler, Eczacı Odaları ve TEB ile birlikte e-sözleşme girişimleri başta olmak üzere, her türlü müdahaleye karşı ortak tepki vermeliyiz.
Halkımıza, Türkiyenin dört bir yanındaki 24 bin eczacı ile yanlış uygulanan sağlık politikalarını, yanlış ilaç politikalarını ve yaşadığımız mesleki sorunlarımızı anlatmalıyız. Kendi politik alanlarının dışında kimseyi ilgisine almayan politikacılara karşı biz de, kendi politikamızı yaparak cevap vermeliyiz.
Her zaman olduğu gibi Adana Eczacı Odası yöneticileri olarak, sizleri sürecin her dakikasından bilgilendirmeye devam edeceğiz. Bu hafta yaptığımız tüm toplantılarda salonlara sığmadık. Referandumda olduğu gibi gerekli yerlere mesajlarımızı iletmekten çekinmedik. İlgi, alaka ve güveninizin devamını diliyorum. Yılmadan süreç sonuna kadar mücadelemiz devam edecek.
Adana Eczacı Odası, bölgesel veya ulusal eczacı eylemlerinde her zaman örnek olmuştur. Eczacılık fakültemiz olmamasına rağmen Ankara Mitingine 1600 kişi ile katılmamız bizlerin moralini yükseltmiş, ayrıca gurur vermiştir.
Birlikte yol yürüdüğümüz dostlarımıza, eczane çalışanlarımıza, eczane teknisyenleri derneğimize, Güney Ecza Kooperatifimize ve yakınlarımıza tekrar tekrar teşekkür ediyoruz.
Özellikle miting boyunca görev alan, günlerce hazırlık yapan ve herkesin takdirini kazanan meslektaşlarımıza, yönetim kurulumuza ve oda çalışanlarımıza mitinge katılanlar adına teşekkür ederiz.
Ayrıca TEB Merkez Heyetimize ve TEB çalışanlarımıza başarılı organizasyonları için teşekkürlerimizi borç biliyoruz.
Yeni bir yıla giriyoruz. Her yeni yıl yeni bir umuttur. Var olana -yani yanlışa- itirazınız olmasa onun değişebileceğine ilişkin umudunuz olmaz. İtiraz insana özgüdür ve varlığın entelektüel faaliyetidir de aynı zamanda. Sevgi, umut, öfke, isyan, hayal gibi tüm duygular yaşam belirtileridir. Ütopyalarımız, hayallerimiz, kızgınlıklarımız, iniş-çıkışlarımız olmazsa hayat tatsız tuzsuz yemek gibi olmaz mı? Ne kadar öfke duysak da, sıkıntıya girsek de umutlarımızdan vazgeçmemeliyiz. Hayatın her alanında mücadele etmeli ve mücadele için hislerimizi kaybetmemeliyiz.
Her zaman sevgi yoğunluğunda, umut dolu, sağlıklı güzel yaşam diliyorum,
Sevdiklerinizle birlikte nice mutlu yeni yıllara.
Ecz. Burhanettin Bulut
Başkan.