ODA BAŞKANIMIZIN 44. DÖNEM 2.BÖLGELERARASI TOPLANTI KONUŞMASI


Merkez Heyetimizin değerli Başkan ve üyeleri, Denetleme Kurulumuzun değerli Başkan ve üyeleri, Yüksek Haysiyet Divanımızın değerli başkan ve üyeleri, Tüm Eczacı Kooperatiflerimizin değerli başkanı, Eczacılık Akademisinin değerli başkanı, İzmir Eczacı Odamızın ve bölge eczacı odalarının değerli başkan ve yöneticileri, hepinizi şahsım ve Adana Eczacı Odası adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum. İzmir Eczacı Odasına da misafirperverliği için tüm yönetim kadrosuna teşekkür etmek istiyorum.

Bir de bir TEBEOS çalışanımızı kaybetmiştik, ona da Allahtan rahmet diliyorum, hepimizin başı sağ olsun onu da anmak istedim.

Yarın 10 Kasım keşke burada olabilseydim ama sabah uçağım var; o yüzden ulu önder Atatürk’ü, büyük kumandan Atatürk’ü sevgiyle, saygıyla, rahmetle, minnetle anmak istiyorum.

Bugün burada İzmir’de Türkiye Cumhuriyetinde ve Türk Eczacıları Birliği çatısı altında varsak, onun sayesinde varız.

Değerli Meslektaşlarım;

Dünya aynı şekilde devam ediyor, ulu önder Atatürk kadınlara seçme ve seçilme hakkı verdi, kadınlara gereken değeri verdi. Ama ne yazık ki kadına gereken değeri veremiyoruz, kadına şiddet hala devam ediyor.

Atatürk sevgisi var küçük çocuklarda, kız çocuklarında. Çocuk annesine soruyor Atatürk nerde diye annesi de diyor ki Atatürk ölmedi içimizde yaşıyor. Ve o küçük kız çocuğu o içimizdeki Atatürk ölmesin, Atatürk boğulmasın diye su içmeyen kız çocuklarını katlediyorlar.

Ulu önder Atatürk yurtta sulh, cihanda sulh diye söyledi ama ne memleketimizde barış var, ne de dünyada barış var.

Umarım biran önce dünyada ve ülkemizde barış hâkim olur.

Konumuz sağlık, değerli başkanlarımız hep açıkladılar. Makro veriler açıklandı, sağlık harcamalarının %24 ü ilaç ve tıbbi malzemelere gidiyor. %53 hastanelere % 10 da ayakta tedaviye gidiyor.

Finansman konusunda da %76,4 kamu bunun SGK %45’ni alıyor genel bütçe % 31’ni alıyor. Özelde %23,6 buranın da özelinde cepten %18,5 gidiyor.

Dünya Sağlık Örgütü evrensel bütüncül sağlık kapsamının tüm dünyada hâkim olmasını istiyor. Tüm nüfusun sigorta kapsamına alınması, sigorta kapsamında gerekli tüm hizmetlerin sağlanması ve gerekli tüm hizmetler için cepten ödeme yapılmamasını istiyor.

Peki, GSS bütüncül kapsam sağlıyor mu? Ne yazık ki hayır. Katılım payı, fark ücreti, ilave ücretlerin alınması gerçekten sosyal devlete uymuyor.

Sigorta kapsamında olan nüfus 76 milyon, GSS kapsamında tescil edenler primini kendi ödeyenler 2 milyon primini devletin ödediği 6,2 milyon. Bu devletin ödediği 6,2 milyon aslında bütçelerde pek de gözükmüyor, sanki bunu ödemiyormuş gibi harcamalarda gözükmüyor, harcama olarak kabul edilmemekte. Geneli hep prime dayalı hesaplar yapılıyor, bunlar prim ödemediği için görünmüyor. Aslında GSS’de para var mı? Var. Emeklilere para var mı? Yok. Tolga Başkanım sırça köşkler olarak ifade etti ama kıyak emeklilere her zaman para var ne yazık ki.

Acaba diyoruz sosyal devletten çıktık, Türkiye çok iyi bir ivmede mi, çok iyi bir yerde mi, refah devletine mi gidiyoruz acaba, ama Devletin stratejik planlara bakıyorsunuz devlet hem sağlıkla ilgili hem emeklilikle ilgili tamamlayıcı sigorta yaptırılmasını istiyor. Buradaki tezat da demek ki ben bundan sonra fazla para ödemeyeceğim diyor. Benim param az ben para ödemeyeceğim diyor, burada dikkat etmek gerekiyor.

Değerli meslektaşlarım, bir diğer konuda SGK protokolü; diğer Oda Başkanlarımız aktardılar, nisan ayında olması gereken protokol geç kaldıkça daha da geç kalıyoruz, imzalamayalım hayatı durduralım. Çünkü hakkımızı vermiyorlar. İrfan Başkanım hastane ödemelerini anlattı, mahkeme kararıyla hastanenin kestiği faturalara ödeme yapıyorlar, bunlar bizim keseceğimiz fatura olmalıydı, bizim karşılayacağımız ilaçlar olmalıydı.

Finansman diyorlar, oda başkanlarım bilirler geçtiğimiz hafta sağlık müdürlüğünden yazı geldi, sgk göndermiş faktör 8’lerle ilgili. Diyor ki faktör 8’ler hastanede olması gerekiyor, başhekimlik onayı da verilmesi gerekiyor özel bir ilaç ismi de vermişler, bu ilaçlar ne olduğunu biliyor muyuz kan ürünleri veren malum firmanın depolarda kalan parası ödenen ilaçları. Miadları ne peki? Kasım 2024. Herkese finansman var ama eczacıya ne yazık ki yok.

Bizler sivil toplum örgütü müyüz, yoksa kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu mu hep sorgularız. Ama bizler kamusal çıkar güdüsünde olarak halkın sağlığını düşünüyoruz. O yüzden de bizim hakkımızın verilmesi gerekiyor.

Türkiye İlaç ve Tıbbi cihaz Kurumunun 2024-2028 stratejik planı; şimdi şurada baktığımızda aslında amaç ve hedeflere baktığımızda akılcı ilaç kullanımı çalışmaları yaygınlaştırılması ve ilaç kullanımı optimize edilecek. Aslında son 1 haftadır yaşadığımız 1 Kasım’dan itibaren yaşadığımız o sıkıntılar aslında bu planlarda yatıyor. Performans göstergeleri ne diyor 1000 kişi başına düşen antibiyotik tüketim miktarı, aile hekimlerinin akut tonsilit tanısı ve proton pompa inhibitörleri tanıdık geliyor değil mi? Ama bu TİTCK’nın stratejik planı. Şu anda antibiyotik tüketim miktarı 32, 2028 de 25’e düşürülmesi isteniyor. Amaçlar ve hedefler bunlar.

Akılcı ilaçla ilgili çalışmaları yaptılar tabi akılcı ilacın ülkemizde uygulanması biraz zor, antibiyotik direncinin uygulanması biraz zor ama zorlayarak bunu yapmaya çalışıyorlar. Şimdi bu da aile hekimlerinin ödeme yönetmeliği hekimlere bu formülü yapanlar akılcı ilaçla ilgili stratejik hedeflerinde bize neler yapmazlar ki neler. Bu Titck’la umarım bize de bir formül yapmazlar, sen bunu akılcı ilaç kullanımı yapmadın sen bunu neden verdin demezler.

Selami başkanında aile hekimliği ile ilgili 3500 e düşmesi ilgili söyledi, 4000 den 3500 e düştü, mayıstaki çalıştayda TİTCK başkanı bizim mevzuatımızla ilgili çalışma yaptıklarını ifade etti, artık ilaçlarında tıbbi cihaz kapsamına geçeceğini söyledi, bize de bir formül uygular. Aile hekimliği örneğinde yaşadık hep beraber, o 3500’ü bizim mevzuatta 2500’e bire düşürürler.

10-12 Haziranda Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ilaç sektör buluşmalarını yapıyor, oradaki bir sunumdan, ilaç yoklarıyla ilgili olumsuzluk yok deniliyor, Birliğimiz davetli miydi değil miydi bilmiyorum ama çalışma raporunda göremedim, katılım olup olmadığı konusunda bilgimiz de yok.

İlaç tedarikleriyle ilgili birimlerin piyasada bulamadıkları ilaçlarla ilgili şikâyetleri değerlendirdikleri, ilaca erişimi sağlayacak çözüm bulup tedbir aldıklarını söylüyorlar. Kategoride yapıyorlar 3. kategori 2. kategori 1.kategori tedarik raporu da yayınlıyorlarmış. Bu da yok ilaçlar, onların bildirdiği yok ilaçlar, aralarında insülin var mı? Ya da eczane kalemlerimizde depolarda olmayan birçok ilaç burada var mı? Birisi yalan söylüyor demek ki. Birisi yalan söylüyor demek ki. O yüzden de dikkat etmek gerekiyor. İlaç tedariki ile ilgili sanayinin ve dağıtım kanallarının ilaç dağıtımını eksiksiz ve sıkıntısız sağlaması gerekiyor.

İlaçla ilgili; ilaç fabrikasında üretiliyor, geliyor eczanenin kapısından girdikten sonra ilaç bir sağlık ürünü oluyor. Biz olmadan o bir ticari metadır. Ama şimdi ne yazık ki ilacın iki tane fiyatı var biri perakende satış fiyatı biri kamu fiyatı. Ne yazık ki bazı meslektaşlarımız kamu fiyatından ilaç satmaya başlamışlar ben bundan da kar ediyorum diye, artık ilaç üzerinde pazarlık edilebilir, üzerinde Sağlık Bakanlığının denetiminin olmadığı serbest piyasa koşullarının olduğu, indirim yapılabildiği ticari bir ürün haline gelmiş durumdadır. O yüzden de kamu kurum iskontosunun artık iptal olması gerekmektedir. Bunla ilgili 2005’teki konuşmalarda firmaların pay-back usulü konuşuluyordu, firmaların yapması konuşuluyordu, artık bununla ilgili yapılması, iptalinin konuşulması gerekiyor.

KKİ ile ilgili ne yapılması gerekiyor, ilgili firmalarla görüşülmesi gerekiyor, KKİ vermeyenlere derhal eylem yapılması gerekiyor. Onlar zetron, az nokta diye portal açarken biz voltranı oluşturmak zorundayız, birlik olup eylem yapmak zorundayız.

KKİ eczacının problemi olmamalı. Bu da Türkiye İlaç Ve Tıbbi Cihaz Kurumu gerekeni yapmalı. Bakın KKİ ile ilgili firmaların yaptıklarına tepki vermeyenlerin paralel ticaret, paralel ihracat yok diyerek, biz bunlarla ilgili tüm tedbirleri ve denetim mekanizmalarını aldık diyorlar; aldıysan o zaman da KKİ vermeyenlerle gerekenleri yap, ya firmaları zorla, ya bunla ilgili yaptırım yap. Paralel ithalat-ihracat yoksa demek ki sorunda yoktur.

Burada Türk Eczacıları Birliği de paydaşların arasında dış paydaş olarak önem derecesi 2 etki derecesi 2 birlikte çalış diyor, birlikte çalışıyorsak o zaman Haysiyet Divanı yönetmeliği nerede? Haberi olan var mı? Birlikte çalışıyorsak eğer, sosyal medya almış başını gitmiş, reklamlar ilaçlara kadar gidiyor, Abdi İbrahim COLDAWAY i koyacak kadar cesaret ediyor, ama birlikte çalışmak nerede onu çok merak ediyorum.

İlaç fiyat kararnamesinde Başkanlar danışmada söylediğim gibi üçlü saç ayak var dağıtım kanalları, firmalar, eczacı örgütü. Bunların üçünün bir arada olması gerekiyor, ayrı ayrı odalarda görüşmeye girmeyelim.

90 gün altı ilaçlarla da ilgili bizlerin gereken baskıyı kurması lazımdır.

İstihdam konusu var; Dağıtım kanallarının da eczacı istihdamına dâhil edilmesi gerekir. İyi dağıtım uygulamalarının uygulanması için her yerde çalışabilirler onlar da.

Majistral konusu, dün müjde geldi zam geldi, ama Sağlık Bakanlığı fiyatlarına geldi.  SGK hangi kaç fiyat eskiden ödediğini ben hatırlamıyorum, o yüzden de SGK ya işlenmeyen, meslek hakkımızı vermeyen, hastalara şifa vermemizi engelleyen, Sağlık Bakanlığının onayladığı majistal tarifeyi uygulamayan SGK ya protesto yapmamız lazım, beyaz önlüklerimizle gidip ya boş beyaz havanı sallayacağız ya da şişeyi kıracağız.

Göç idaresiyle ilgili keyfi ödeme gecikmeleri yaşanıyor, bunların sebepleri de doktor incelemesi deniyor. Meslektaşlarımızın ödemeleri ya iki dönem sonuna ya da hala belirsiz olarak geliyor, bunlarda eczacı finansmanında zarara yol açıyor. Bir bedel ödenecekse, bir hata varsa, bir sıkıntı varsa onun cezasını kestikten sonra siz o ödemeyi yapmazsınız ama ne yazık ki keyfi uygulamalarla meslektaşlarımızın ödemelerini zamanında almaları engelleniyor. Cezaevi ödemelerinin geciktiği bildirildi onu da ifade edeyim.

Onur başkanım hatırlattı eski değerlerin, deneyimleri ve tecrübelerinden faydalanmamız lazım teşekkür ederim. 10 yıl oda başkanlığı 14 yıl birlik başkanlığı yapmış meslektaşımızın toplantılara çağrılmamasını da umarım bundan sonra merkez heyetimiz unutmaz.

Burada görselde Selçuk ve Efes harabeleri var, neyi hatırlatıyor deprem bölgesi meslektaşlarımız bölgelerindeki sıkıntıları ve faaliyetleri anlattılar, yıkımı anlatıyorlar dünya kimseye kalmıyor bakın depremle ilgili tedbirleri bizim acilen almamız lazım, afet çalıştayını yapmamız lazım, afet eczacıları yetiştirmemiz lazım, yetiştirdikten sonra istihdamla ilgili de AFAD’a da gidip İçişleri Bakanlığına da gidip afet eczacısı istihdam etmeniz gerekiyor dememiz lazım, ne yazık ki çalışma raporlarında ve çalışma gruplarında bunu göremediğim için bunu da ifade etmek istedim.

İzmir eylemliliğin başladığı yerlerden birisi, Hasan Tahsin ilk kurşunu attı, tıbbiyeli Hikmet heykelini gördüm tıbbiyeli Hikmet’te 14 Martın tıp bayramı olarak kutlanmasını sağlayan hekimdir. Direnişin ve eylemin şehridir. Ulu önder Atatürk’ün Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir dediği heykel de buradadır. O yüzden de milli birlikler olarak, Kuvayı Milliye olarak, bizlerin bir an önce birlik olarak liderlik yaparak tüm odaları o milli kuvvetleri çağırarak eyleme gitmesi gerekiyor, önderlik etmesi gerekiyor.

Ekonomistler tabi söyledi, makroekonomik göstergeler sıkıntılar büyük. Herkes Mart 2025’i gösteriyor, ama eczacı için hala bir umut yok ne yazık ki. Biz de kurumların eczacılara gerçekten bir şey onlar istemeden de verebildikleri bir müjdeli haber istiyoruz, bize de bir haber gelmez mi acaba, İskoçya’nın aldığı haberlerde eczanenin aldığı geri ödeme 10 milyon arttırıldı, 10 milyon pound arttırıldı. Biz de böyle müjdeli haberler almak istiyoruz.

Sözlerime son verirken, biz birlik olursak, ortak aklı kullanırsak, amalarla, fakatlarla uğraşmazsak, aşamayacağımız sorun ve engel yoktur.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.