2007-2008 YILI ÇALIŞMA RAPORU SUNUŞ YAZISI


Değerli Meslektaşlarım,

2008 yılı mesleğimize, eczanelerimize bıktırıcı müdahalelerin yapıldığı bir yıl oldu. Aslında son 5 yıldır mesleğimizde yaşanan değişim ve dönüşümlerin yarattığı baskı ve müdahaleler, bizleri, mesleğimizi sürdürebilme ve ayakta kalma mücadelesi içerisine almıştır.

Sağlıkta Dönüşüm Projesi, Aile Hekimliği, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) Yasasının yürürlüğe girmesi ile birlikte sağlığın piyasaya devri bir anlamda gerçekleşmiş oldu. 6197 Sayılı yasamız, İlaçta Reklam ve hazırlanacak OTC listesi ile eczanelerin gelecekte hangi hale gelecekleri daha da netleşecek.

Ayrıca, Sağlık Uygulama Tebliği (SUT), Tedavi Yardımı Uygulama Tebliği (TUT) ve Sosyal Güvenlik Kurumu ile imzalanan İlaç Alım Protokolü sırasında yapılan pazarlıklar göstermiştir ki SGK, bir sosyal güvenlik kurumun dan ziyade finans şirketi mantığı ile daha fazla nasıl kesinti yapabilirim anlayışına evrilmiştir. Ancak bu yaklaşım, kimin gücü kime yeter ise veya ben yaptım oldu anlayışından öteye geçmemektedir. SGK’nın vatandaş ve eczacı üzerinden kaynak yaratma, sadece günü kurtarmaya dayalı anlayışı son bulmadığı müddetçe bugünkü yaşadıklarımızın bitmesi mümkün değildir.


SGK’nın sorunu çözmek için en birincil yöntemi muhatapları ile ortak karar alma ve her yönü ile fayda sağlama yerine sürekli tek yanlı baskı uygulama yaklaşımı; 2008 yılı protokolünde bugün yaşadıklarımızın nedeni olmuştur. 30 Haziranda 3 Bakanla ardından 9 Temmuz’da SGK ile imzalanan protokolde, bu güne kadar kamu kurum ıskonto farkının kaldırılmaması, eczacıyı örgütünden ayırmak için defalarca girişimde bulunması, provizyon sisteminden elektronik ortamda sözleşme yapmayı sürekli bir pazarlık konusu yapması bunun göstergesidir. Ve en nihayetinde de “Kurum, internet ve her türlü elektronik ortam ile benzeri elektronik iletişim araçları üzerinden bilgi alışverişinin yapılmasına ilişkin koşulları belirlemek, Kurum ve işveren ile diğer ilgili kişi ve kuruluşlar arasındaki ilişkiler ile tarafların birbirlerine karşı olan hak ve yükümlülüklerini düzenlemek için protokol veya sözleşmeler yapabilir” diye yönetmeliğini de yayımladı. Açıkçası, SGK ile yapılan protokol görüşmeleri müzakere mantığından çıkmış kavgaya dönüşmüştür.


SGK, yeni bir kurum olmasının yanında; yasa ve yönetmelikler sayesinde piyasayı tümden belirleyen, kendi tabirleri ile sağlık hizmetleri sunucularını en başta da eczacı örgütlerini yok sayan bir anlayış ile yaklaşmaktadır. Satın alacağı ürünün (ilacın) fiyatını, hizmet sunucuları ile yapılacak sözleşmenin şeklini yani tümden tek alıcı tek belirleyici hükmü vermektedir.


Aynı tek yanlı alınan kararlar reçete kontrolünde Örnekleme yönteminde yaşanmaktadır. Geçen yıl başlatılan bu yönteme sözleşme ile dahil olmak zorunda kaldık. Örnekleme Yönetmeliğinde en son değişiklik 01–08–2008 tarihinde yapılmıştır. Bölgemizde reçete kontrol sorununu çözmek adına bölge odaları ile birlikte SGK İl Müdürü ve SGK Sağlık İşleri ile ortak çalışma içerisine girdik. Sıkıntı bizimle ilgili olmamasına rağmen ortaya çıkan sorunun bizi önemli oranda etkilemesi, duruma kayıtsız kalamayacağımızın nedeni olmaktadır.


Önümüzdeki günlerde kamu kurum ıskontoları, SUT, reçete kontrolü, sözleşmeler, geri ödeme, eczacı ıskontoları, yeni uygulamalar gibi konularda SGK Kurumu ile görüşmeler bir anlamda mücadeleler devam edecektir.


İlaç’ın ekonomik politiği üzerine bu kadar çok oynanılan bir başka ülke olduğunu tahmin etmiyorum. Burada asıl neden; Türkiye’de hızla büyüyen ilaç pazarından daha çok pay kapma ve ilaç harcamasını devletin üzerinden vatandaşın üzerine atma çabasıdır. Ülkemizde ilaç pazarının istenilen hızda büyümemesinin karşısında eczacılar ve örgütlerinin durduğuna ilişkin yaygın bir kanı var. İlacın reklamına, Tarım Bakanlı ruhsatlı ürünlerin satışına, zincir eczaneye karşı çıkan bu örgütlü yapının zayıflaması için ciddi bir gayret sarf edilmektedir.


Küresel ekonominin ulus ötesi aktörleri, ulusalda ise siyaseti getirim adına yürütenler ve sermaye güçlerinin eczane pazarına olan ilgileri doruk noktasına gelmiştir.


Yaşadığımız sürecin geleceğini örgütlerimize ve mesleğimize karşı alacağımız tutum belirleyecektir. Örgütlerimizin içi boşaltılırken hala en yakınınızı rakip görme anlayışı, yöneticileri düşman ilan etme yaklaşımı, ilgisizlik ve sahip çıkmama en tehlikeli yollar olarak görünmektedir.


Bu arada geçmiş bir yılda odamız adına tarihte yerini alacak gelişmelerde yaşandı.


50 yıldır bizlerle beraber aynı bölge odasına bağlı Osmaniye eczacıları bizlerden ayrıldı. 48. Bölge Osmaniye Eczacı Odası Kuruldu. Dostlarımıza, meslektaşlarımıza tekrar başarılar diliyoruz. Osmaniye Eczacı Odası ile üst birlikte ve bölgemizde ortak çalışmalar yapmaya devam ediyoruz.


Bölgemizdeki meslektaşlarımızın gurur vesilesi olan, kişisel olarak da çok önemsediğim “Adana Eczacı Odası Anaokulu” eğitim hizmetine başladı. İnşaatına 19 Mayıs 2007 tarihinde başladığımız okulumuzu 8 ay gibi kısa bir sürede Milli Eğitime teslim ettik. Şimdi çocuklarımız bizim okulumuzda ilk eğitimlerini alıyorlar.


Tüm yaptığımız çalışmalarda, elinizdeki faaliyet raporundaki konularda kurullarımızın, temsilcilerimizin ve komisyon üyelerimizin katkıları oldu. Faaliyetlerde görev alan, katkı ve emeğini esirgemeyen meslektaşlarıma Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ediyorum.


Kongremizin başarılı geçmesi dileklerimle sevgi ve saygılar sunuyorum.


Ecz. Burhanettin BULUT

Başkan.