23 MAYIS PANEL AÇILIŞ KONUŞMASI


Değerli misafirler,

İlaç, eczacılık ve sağlık alanında önemli değişikliklerin yaşandığı günlerden geçiyoruz. Sadece sağlık ve ilaç alanında değil ulus olarak, toplum olarak ve birey olarak önemli bir süreçten geçiyoruz.
Böylesi dönemlerde; karmaşa, kaos, belirsizliklerin olması, kavram karmaşaları yaşanması gayet doğal.
Yaşanan tartışmalar, beklentiler eğer bir konsensüsle sonuçlanabiliyorsa,
herkesi kucaklayabiliyorsa, o zaman karşımıza çıkan, yeni denilen olgu; sağlam temel üzerinden büyür.
Ancak karşımıza çıkan yeni, herkesin kendi cephesinden baktığı,
makyajlı anlatımlara rağmen kavram karmaşasının içinde kalmışsa
ve ortak akıl ile sonuçlanmamış ise o zaman yeni, eskiyi aratır.
Bir başka bakışla da yeni, bir ihtiyaçtan doğar.
Ve Bu ihtiyaç sonucu oluşan beklenti ile de gelecek hazırlanır.
Eğer beklentiye cevap alınabilmiş ise, yenilik yaratmışsa ve kucaklayabilmiş ise o zaman yeni, eskisinden farklıdır.
Hepimizin bildiği gibi, Ülkemizde "eşit bir sosyal güvenlik" olmazsa olmaz bir ihtiyaç ve mevcut sosyal güvenlik kurumları ile de geleceğe taşınmamız mümkün değildir.
Sosyal güvenlikte yapılan, yeniden yapılanmada oluşan beklenti;
Anayasamızın 56. maddesinde ve insan hakları evrensel beyannamesinin 22. maddesinde yer aldığı gibi tüm yurttaşlara "eşit sosyal güvenlik hakkı" olarak benimsenmesidir.
Çünkü Toplumda insanlar arasında yapılan ayrım, toplum psikolojisinin üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratmaktadır.
Bir ülkede vatandaşına eşit olduğunu hissettirememek, o ülkenin en ciddi sorunudur. Bu durum Kendi evinde evinin yabancısı gibi olmak gibidir.
Yıllardır SSK'lı, bağ-kur'lu, emekli diye vatandaşlarımızı birbirinden ayırt ediyoruz.
özellikle SSK'lıyı yıllarca kuyruklara mahkum etmişiz
Her kuruma ayrı uygulama talimatı, ayrı muamele. Ayrı mevzuat
Eczanelerimizde bu farklılığın yarattığı etkiyi çok iyi gözlemliyoruz. En başında
SSK hastalar her konuda kendilerine haksızlık yapıldığını düşünmektedir.

Adana eczacı odası olarak yıllardır sosyal güvenlik kurumlarının tek çatıda toplanmasını, tek tip BUT olması gerektiğini, vatandaşlar arasında ayrım yapılmaması gerektiğini ve Genel sağlık sigortasının ülkemizin ihtiyacı olduğunu savunuyoruz.
Çünkü Süslü ekonomik yorumlar, pembe ekonomik tablolara rağmen ülkemizde işsizliğin önlenemediği ve yoksulluğun arttığı bir gerçektir.

Ülkemiz için geç kalınmış olsa da topluma eşit sağlık hizmeti olarak lanse edilen genel sağlık sigortası; eşitlik bakışı ile anlayış farklılığı getirmesi, toplumu eşitlik bilincine sevk etmesi, Toplumsal bilinçlenme açısından çok önemlidir.
Sağlıkta, adeta sınıf farklılıkları yaratan, aynı evde bulunan aile fertleri içinde, karnesinde 1.sınıf diye yazanlar, hastane tercihi yapamayan, sağlık biriminde farklı uygulama ile karşı karşıya kalanlar arasında bulunan ayrım bir an önce bitirilmelidir.
Sosyal güvenlik alanında yapılacak değişiklikler; sigortacılık ve sağlık hizmetlerini ayrı ayrı tek elde toplaması, Sosyal güvencesi olmayan insanların güvenlik şemsiyesi altına alınması, ülkemiz adına önemli bir adım olmasına rağmen, ciddi endişeleri de beraberinde getirmektedir.
*GSS da neo liberal bakışla düşünülen "rekabet ile sağlık hizmeti satın alınması" düşüncesi, bu uygulamanın en kırılgan noktasıdır.
Sağlığı hak olarak görmeyip kişisel tüketim ihtiyacı olarak gören bu anlayış, sağlık hizmeti sunumunu piyasaya koşulların devredecek anlayıştır.
yani bunun diğer adı da sağlıkta özelleştirmedir.
Özel veya kamu ayrımı yapılmadan; Paket anlaşma ile yapılacak sağlık sunumu hasta yararına değil, sağlık işletmesi yararına, daha fazla kar adına hizmet demektir.
Özel işletmeler ile kamu işletmelerinin rekabet edebildiği hiç görülmemiştir.
*rekabet edemeyecek kamu sağlık kuruluşları KAMU YÖNETİMİ TEMEL KANUNUNDA belirtildiği gibi özel işletmeler haline getirilecektir.
Kısacası Sağlık hizmetlerinin tamamen ticaretleştiği ve özelleştiği bir sisteme doğru gitmekteyiz.
Bugün Özel poliklinikler, özel dershanelerle yarışır hale gelmiştir.
Her gün yeni bir poliklinik açılmaktadır.
Hasta odaklı değil müşteri odaklı hizmet anlayışı sağlık hizmetlerini serbest piyasanın her türlü insani değerden uzak acımasız ellerine teslim edilmesi anlamına gelecektir. Buda ciddi sorunlara yol açacaktır.
*GSS sisteminin temelini prim ve katkı payları oluşturmaktadır.
*kamu sadece yoksul kesime asgari düzeyde prim yardımı yapmakla sorumlu olacak, sosyal güvenlik hizmetlerini satın alacaktır. Yarın tüm sosyal güvenlik hizmetlerini özel sigortalara da devredebilecektir.
*Az gelirli ve yoksul yurttaşlarımızdan elde edilmesi imkansız katkı ve prim talebinde bulunmak eşitsizlikleri bugünkünden daha belirgin hale getirecektir.
*Prim sistemine dayalı bu sistem sosyal güvenliği toplumsal hüviyetten bireysel sorumluluk alanına çekecektir. Asıl sorun da budur.
Devlet sosyal güvenlikten çekilmemelidir.

Eczacılık tüm bu değişimlerde eczacı hangi noktada, bugün bunu da tartışacağız.
Dünyadaki gelişmelere paralel ülkemizde de tüm kurumların fonksiyonları değişmektedir. Kurum idaresinden- yerel yönetimlere
Temsili demokrasiden-henüz niteliğini kavrayamadığımız kurul yönetimlerine
Eğitimden sağlığa her alanda fonksiyonlar değişmektedir.
Bizler örgüt yöneticilerine düşen yaşanan veya yaşatılan değişikliklerin, genelden- özele, kamuda -sağlıkta- ilaçta yaşanan değişikliklerin
Özünü kavrayıp oluşabilecek tehdit ve tehlikelere karşı kurumsal mesleki ve bireysel hazırlık yapmaktır.
Oysa biz örgüt yöneticileri pratikte önümüze konan uygulamaların yarattığı karmaşa, prosedür ve bürokrasi ile boğuşuyoruz.
İlaç ta, sağlık ta yapılan her yeni uygulamadan ciddi olarak etkileniyoruz.
Sürekli eczacılığın geleceği gelecek 20 yılı belirleniyor. kritik bir kavşakta bizlerin kendimizi yeniden değerlendirmemiz lazım.
İlaç bileşenlerinden dağıtım kanallarında değişim yaşandı,
ilaç sanayimiz yeni şekle uyumunu büyük ölçekte bitirmiştir.
ancak eczacılar ve eczanelerimiz hala belirsizliğini korumaktadır.
İlaç fiyat kararnamesi çıkar, eczacı kar oranı düşürülür.
GSS taslağı hazırlanır kuruma eczane açma hakkı gündeme gelir
Sanayi kamuya ıskonto yapar, yükünü biz çekeriz.
Bir protokol imzalanır taraflar kendi üzerine düşeni yapmaz ama biz, tereddütsüz gereğini yerine getiririz.
Her yeni mevzuatta hasta ile karşı karşıya kalırız.
Yeşil kart ve SSK nın serbest eczanelerden hizmet alması bizim için toplum için çok önemli bir uygulama. İlaç hizmeti için tüm çabayı gösteriyoruz.
ancak kurumlardan bir o kadar bürokratik zorluk çekiyoruz.
Başbakan. Bakanlar hatta Genel başkanımız bile basında geri ödeme problemi olmadığını söylüyor.
ancak bizde hala yeşil kartta ocak ayı ödemeleri tamamlanmamıştır.
Bugün itibari ile SSK dan eczanelerimizin büyük çoğunluğu tek ödenek dahi alamamıştır.
Adana eczacı odası, tüm mesaisini SSK ve yeşil kart geri ödemelerinin zamanında yapılması için harcamaktadır.
Bu denli yoğun ve geleceğimizi belirleyecek değişimler içinde bizler prosedür, mevzuat, geri ödememe içinde boğuluyoruz.
Örgüt yöneticilerini, Eczacıyı gelişen teknolojiye rağmen kırtasiye bürokrasi ve evrak takipçiliğinden bir an önce kurtarmalıyız.
Ve asıl önemlisi de artık geri ödeme gecikmelerini eczacı gündeminden kaldırmalıyız.
Sağlık ve ilaç sektöründe yapılan yeni düzenlemelerde dengeler iyi korunmalıdır.
ülke sağlığı gibi, ülkemizin gelişmesi, ilerlemesi ancak tüm kurumların tüm bireylerin gelişmesi ve kalkınması ile mümkündür.
Değerli panelistlere katılımlarından dolayı teşekkür ediyor;saygılar sunuyorum.

Ecz.Burhanettin BULUT

BAŞKAN