Neden hep bardağın boş tarafından bakıyoruz yada sadece bardağın dolu tarafına bakıyoruz. Hayatın tek bir renkten kurulu olmadığını binlerce renklerden oluştuğunu hepimiz bilmemize rağmen sürekli tek renk seçiyoruz. Kendimize ait bir çember yaratıyoruz ve o çemberde çevremizi tanımaya çalışıyoruz. Hayata daha evrensel bakmaya çok ihtiyacımız var ama A. Einstein dediği gibi; çağımız ön yargı çağı ve önyargıyı yok etmek atomu parçalamaktan daha zor
Son günlerde deklarasyonlarda, bültenlerde özelliklede eczavizyonda giderekte dozu artan şiddetli eleştirilere tanık oluyoruz. Eleştiri gelişmek ve geliştirmek adına çok önemli ancak kullanılan dil, gerçekte olmayan bilgiler kişileri yıpratmakta kalmayıp kurumları zedeler hale getiriyor. Dayanışma ve birbirimize sıkıca sarılmaya en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde bunu anlamakta açıkçası zorluk çekiyorum.
Endişem yapılan propagandaların etkisi ile zaten eksikte olan; kendimize, örgütümüze olan güvenin yitirilmesi. İnsanlar kendisini, geçmişini, kendisine ait olduğu değerleri reddetmek ile karşı karşıya kalmakta.
Kendi değerlerimizi reddetmeye başladığımızda en yakınımızdakini problemin sebebi olarak görmeye başlarız. Toplumda aile içi şiddet, cinnet örneklerinde olduğu gibi problemi kendi dışında aramamasından dolayı şiddeti en yakınlarına yöneltirler.
Yaşadığımız ortam bizleri örgütlerimize ve birbirimize düşman olmaya dönüştürmemelidir. Her şeyden önce bizler birbirimize muhtaç ve birbirimize ihtiyacı olan bir aileyiz.
Hepimiz renk cümbüşünde yaşıyoruz.
Hayata siyah beyaz baktığımızda diğer renklerin farkına varamayız.
Sadece siyah beyaz baktığımızda doğru tarifte yapamayız. Kimseye bir faydamızda dokunmaz. En önemlisi inandırıcılığımızı da kaybederiz.
Hayatın her alanında, kendi dünyamızda yaşamaktan çıkıp birbirimizi anlamaya daha evrensel bakmaya şiddetle ihtiyacımız var.
Ülkenin sorunlarını hepimiz biliyoruz ama inatla yıllardır aynı sorunlara hep aynı cevaplar verilmiş.
Kim iktidarda olursa aynı sözleri söylemiş tabi muhalefette buna karşı karşıt sözler.
Bu hastalık bizim örgütlerimizde de var.
SSK, eczanelerimize açılacak; bizi batıracaklar, SSK eczanelerimizin çöküşü olacak.
Yeşil Kart; kesinlikle eczanelerimizi bitirecek.
TEB in bu yönetimi bizim sonumuzu hazırlıyor!
TEB ve çevresi !
Kınıyoruz! Kınayın bakalım kime ne faydası olacak.
Ucu açık %3,5 tartışmalarından kademeli ıskontoya geçtik. Bundan sonra ciromuza göre ıskonto yapacağız.
I.Başkanlar Toplantısında konu bizlere aktarıldığında düşüncelerimizi söyledik. Ucu açık ıskonto eczacılık için ciddi tehlikedir diye bölgemizde bulunan tüm meslektaşlarımız ile toplantı yaparak konuyu aktardık.
II.Başkanlar toplantısına bölgemizde bulunan tüm eczacıların Ucu açık ıskontoyu imzalamıyoruz imzalı yazısı ile gittik.
Ve sonuçta TEB kademeli ıskonto içeren protokolü imzaladı.
İmzalanan ucu açık ıskonto değil ama yine bir karmaşa.
Sabit %3,5 tan nerede ise %4,5a çıkmış durumda,
Burada gözden kaçan olgu şu; sanki kademeli ıskontoyu talep eden veya ıskonto oranını yükselmesini isteyen eczacı odaları veya kişiler varmış gibi bir durum yaratılmış olması.
İskontonun yükseltilmesine tüm odalar ve eczacılar karşı hatta eczacı ıskontolarının bu kadar çok gündemde tutulması çok manidar.
Burada üyeler ile örgüt yöneticileri arasında tepkiler açısından farklılıklar olmalı, örgüt yöneticileri sorumlulukla üyelerini bilgilendirmeli, hazırlıklarını yapmalı, baskı görevini yerine getirmeli.
Bir bölünmüşlük görüntüsü sergilemek, bireysel hesaplaşmalar ile tartışmaları tıkamak, sorumluluğu olmayan gibi davranmak sorunu çözmüyor .
Doğru eleştiri ve bu eleştirinin sorunun çözümüne yönelik olması ve doğru tartışma zemininin oluşması için herhalde önce eczacılık politikalarını kişilerin üzerinden yapmayı bırakmamız lazım.
Saygılarımla
20/04/2006
Ecz. Burhanettin BULUT
BAŞKAN