Sayın Vekilim,
Merkez heyetimizin değerli Başkanı,
Değerli Meslektaşlarım,
Hepinizi şahsım ve Odam adına saygıyla selamlıyor, 25 Eylül Dünya Eczacılık Gününüzü kutluyorum.
Dünyadaki değişim hepimizi etkilemeye devam etmektedir. Endüstri toplumundan endüstri sonrası topluma geçiş ile sosyologlar yeni bir evreye girdiğimizi söylemektedirler. Endüstri toplumunda üretim, maddi mallarda ve fabrikalarda yoğunlaşırken, endüstri sonrası toplumlarda bilgiyi yaratan, kullanan ve saklayan elektronik cihazlar ile bilgisayarlara odaklanmaktadır. Endüstri toplumlarında bireyselleşme ve toplumsal farklılaşma artarken kitle tüketimi ve eğitimi benzeşmeyi de arttırmıştır. Endüstri sonrası toplumlarda mal üretiminden hizmetlere yöneliş olmuştur. Bu hizmetlerde eğitim, sağlık, sosyal hizmetler gibi insani hizmetler ile bilgisayar sistem analizi ile bilimsel araştırma ve geliştirme gibi mesleki alanlarda yoğunlaşma yaşanmaktadır. Bilginin artan rolünde bilgi, toplumun temel ekseni ve stratejik kaynağı haline gelmiştir. Dünyada doğal kaynaklar azalmakta, stratejik ve jeopolitik ürünler değer kazanmaktadır. Petrolü elinde tutandan çok, artık yeni kaynak ve stratejik ürünlere sahip olmak, yeni teknolojiyi ve hammaddeyi elinde bulundurmak önem kazanmıştır.
Dünya toplumlarının birbirleri ile olan ilişkilerindeki artış, çeşitli açılardan ortaya çıkacak karşılıklı bağımlılık yoğunluğunu da göstermektedir. İletişim teknolojilerinde baş döndürücü gelişme en önemli belirleyicilerden olmuştur.
Dünya çok merkezli güç yapısının belirginleşmesi, uluslararası sistemde istikrarsızlığın yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Bu dönemde de ikincil politika denilen doğal kaynaklar, enerjiye ilişkin sorunlar, çevre sorunları, insan hakları sorunları, göç ve iltica sorunları ön plana çıkmaktadır.
Savaşlar bitmese de azalmakta, ama cebren ele geçirmenin yerine, özelleştirme ve toprak satışı ile ele geçirmeler yaşanmaktadır. Dünyada değişim öyle hızlı devam ediyor ki bir ay önce Kabil Havaalanı’nı kimin koruyacağı konuşulurken, şu an tüm Afganistan’dan ülkeler kaçarak çekilmektedir. Yeni Dünya Düzeni’nde egemen güçlerin bundan sonraki cephesi neresi olacak, bu da bir yıl içinde belli olacaktır.
Dünyanın yüzde 1’inin 6,9 milyar insanın serveti kadar varlığa sahip olduğu bir dünyada, eşitsizlik her geçen gün artmaktadır. Dünyanın en zengin 22 kişisinin sahip olduğu servet, bütün Afrika kıtasında yaşayan kişilerin toplam servetine eşit. Gelir dağılımında adaletsizlik varken Covid-19 aşısında 130 ülkeye bir doz bile aşı gitmedi, aşı adaleti küresel toplumun karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardandır ve bu adaletsizliklerin son bulması için yapılacaklar en büyük görevlerimizden biridir.
Dünya vatandaşlığı; her insanın ilaca, aşıya erişimini Uluslararası Sağlık Örgütünde tartışıyor.
Ülke olarak zor bir süreçten geçiyoruz. Dünya Değerler Araştırması’nın Türkiye sonuçlarında Türkiye’de insanların genel olarak ‘mutlu’ olduklarını ifade ettiklerini gözlemlenmiştir. Ancak bu mutluluk ekonomik krizlerden etkilenmektedir ve kriz döneminde ‘mutlu’ olduğunu ifade edenlerin oranı düşmektedir. Krizlerden ve döviz dolar sarmalından kurtulamamaktayız. Yönümüz Batılılaşma olarak Avrupa Birliği’ne giderken tam üyelikteki sıkıntılar, AB’yi rüya haline getirmiştir. AB’ye giden süreçte yapılan reformlar umut verici iken şu anda kurucu değerlere yapılan değersizleştirme ve itibarsızlaştırma çalışmaları bizleri derinden üzmektedir. Neoliberal politikalar neticesinde özelleştirmeler hızla gitmekte, dış borçlanma ve faizler artarak devam etmektedir.
Son dönemde yaşananlar Türkiye demokrasisinin hala kırılgan ve pekişmişlikten uzak olduğunu göstermektedir. Bu durum ancak kararlı bir siyasi reform talebi ve uygulamalarıyla aşılabilir. Türkiye’deki mevcut zorluk, AB üyeliğinin mevcut bulanık görünümü etkisinde demokratik güçlerin tarih bütünlüğünü sürdürüp sürdüremeyeceği ve çok düzeyli yönetimin yeni formlarının benimsenmesi için gerekli dönüşümlerin daha geniş bir kesim tarafından paylaşılarak yürütülüp yürütülemeyeceğidir.
2020 Mart’ından itibaren ülkemizi de etkilemeye başlayan Covid-19 pandemisi nedeniyle hepimiz olağanüstü günler yaşadık. Çaresizlikte, aklın ve bilimin yolundan ayrılmadan, önce hastalarımızın ve yakınlarımızın sağlığı için, en yakın sağlık danışmanı olarak kesintisiz hizmet verdik. Hastaneler, poliklinikler, Aile Sağlığı Merkezleri kapılarını hastalara kapatırken, en yakın sağlık danışmanı olarak sağlık ürünlerinin en güvenli temin edileceği eczanelerimizde hastalarımıza her koşulda hizmet verdik. Bu süreçte fahiş fiyat ve karaborsacılık ithamlarıyla suçlanarak haksız ve usulsüz denetimlerle üzerimizde bir oyun oynanmaya çalışılmasına asla sessiz kalmadık ve yapılan haksızlığın geri alınması için çabaladık. Covid hastası ya da temaslısı olduk, sağlık çalışanı değilsiniz dediler, bir çarpışma da burada yaşandı. Maske sıkıntısı ortaya çıktı, yeterli stok gönderilememesine rağmen maske dağıttık. Grip aşısı sıkıntısı yaşanacak dedik, dağıtım ve aşı yapılamadı, eczanelerden teminini yaptık hep birlikte. Bu sıkıntılı süreçte Sağlık Bakanlığı süreci yönetemedi, güvenini kaybetti. TEB, eczacılık bilim otoritelerini devreye alamadı, yapılması gerekenlerde geç kalındı, Eczacı Odaları belirsizlikte ne yapacağını şaşırdı, bu sıkıntılı süreçle ilgili her sektör kendine dersler çıkarmalı, hataları masaya yatırmalı ve pandemilerde yaşanacaklara hazırlıklı olmak için planlamalar yapmalıdır. Pandemi halen devam etmekte, bizler eczacı olarak eczanelerimizde alınması gereken tedbirlere ve sağlık hizmeti vermeye devam ediyoruz.
Bağışıklama, aşı bu pandemiden kurtulmamız için tek kurtuluşumuzdur. Karantinaların, kapanmaların yaşanmaması için vatandaşlarımızın aşı olmalarını sağlamalı ve hep birlikte tedbirleri elden bırakmadan vakaları azaltmalıyız. Bu pandemide kaybettiğimiz vatandaşlarımız, meslektaşlarımız ve eczane çalışanlarımız oldu; hepsini rahmetle anıyoruz.
Değerli Meslektaşlarım, Covid-19 pandemisi ile Yönetim Kurulumuz, sizlerin sağlığı, eczanelerimizin devamlılığı için yoğun çaba harcadı. Vakalarda, temaslı olma durumlarında eczanelerin dezenfeksiyonu ve eczaneye vekil eczacı atanmasıyla eczanelerin çalışmaya devam etmesini sağladık. En ihtiyaç olduğu dönemde koruyucu ekipmanların teminini ve dağıtımını sağladık. Reçete tevzi onayları esnasında odamızda yaşanan yoğunluğu önlemek için elektronik onay sistemini hayata geçirdik. Pandemi ile birlikte mevsimsel ilaçların kullanılmamasından kaynaklı eczanelerimizde oluşan stok fazlalığı ve miat sorununun çözümü için Eczane Destek Uygulaması'nı hayata geçirdik. Sokağa çıkma yasağı uygulamalarında ve tam kapanma döneminde Vefa Sosyal Destek Hattı aracılığı ile tek başına yaşayan, kimsesi olmayan 65 yaş üstü vatandaşlarımızın ilaç ihtiyaçları eczanelerimiz aracılığı ile sağlanmıştır.
Değerli Meslektaşlar,
Covid-19 Pandemisi yapacağımız etkinlik, toplantı ve eğitimleri de etkiledi. Online eğitimler ilk başta ilgi çekerken, eğitimlerin fazlalaşması online eğitimlere olan ilgiyi azalttı. Pandemi bireyselleşmeye, yalnızlaştırmaya da başladı. İnternet ve sosyal medya daha çok takip edilmeye başlandı. Sağlık kaygısı, gelecek endişesi karamsarlığa itmeye başladı. Aklın ve bilimin dışındaki uygulama ve yorumlar gerçek gibi yansıtılmaya çalışıldı. Bizlere düşen aklın ve bilimin yolundan ayrılmadan, halkımıza en doğru bilgiyi ulaştırmamızdır.
Mesleğimiz zor ve önemli günlerden geçiyor. Meslek etiğine, deontolojiye hepimizin sahip çıkması gerekiyor. Adana Eczacı Odası olarak eczane denetimleriyle beraber sıkıntı ve şikayet yaşanan konularda da çalışmalar yaptık. Ayrıca yeni eczane açacak meslektaşlarımızla toplantılar yaparak, etik ve deontoloji konusunda hatırlatmalarımızı yapmaktayız. Teknoloji gelişirken, mesleğimizde değişiklikler yaşanırken bizlerin yıllardan beri süregelen mesleğin gelenek ve etik değerlerine sahip çıkması gerekmektedir.. Yeni teknolojiye ve sosyal medyaya karşı mevzuatımız bazı konularda yetersiz kalmaktadır. Bizler de bu konuda Bilgi Teknolojileri Çağı’nda eczacılık çalıştayını yaptık ki bu ilk çalıştaydan sonra daha geniş katılımla devamını yapmayı planlamaktayız. Bu çalıştaylarla teknolojide ve iletişimde etik ve deontolojiden ayrılmadan mesleğimizi geleceğe hep birlikte taşıyacağız.
Mutsuzluk her yerde varken sağlıkta şiddet, kadına şiddet ne yazık ki devam ediyor. Sağlık çalışanlarına karşı yapılan şiddete karşı adaletin hızla çözüm bulması, cezalandırmaların bir an önce yapılması ve mağdur sağlık çalışanlarının zararları giderilmelidir.
Kadına şiddet hızla artarken bizler de farkındalık yaratmak ve aile içi şiddete uğrayan kadınların başvurabilecekleri psikolojik destek ve danışmanlık alabilecekleri aile içi şiddet ACİL YARDIM HATTI ile ilgili Seyhan Belediyesi – Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu ile birlikte çalışma yaptık. En yakın sağlık danışmanı olmamız yanında halkın yanında onları en iyi gözlemleyebilen ve anlayabilen bir mesleğe sahibiz. Yine eczacı olarak çocuk ihmali ve istismarı konusunda farkındalık yaratılması ve neler yapılabileceği, destek ve ihbar edilme ile ilgili bilgilendirme afişleri eczanelerimize dağıtıldı.
“Eczane Güvendir”, “Eczacı En Yakın Sağlık Danışmanınızdır” diyerek toplumda eczacı imajının güçlendirilmesi ve halk sağlığı bilgilendirmeleri yapabileceğimiz, sağlıkla ilgili farkındalık yaratabileceğimiz bir sosyal medya sayfasını, yeni kurduğumuz Sosyal Medya ve İletişim Komisyonumuzla birlikte hayata geçirdik. “Havanda Hayat Var” instagram hesabımızda toplumu bilgilendirme görevimizi yapmaya çalışıyoruz. Yeni dönemde halkımızın sağlıkla ve ilaçla ilgili danışabileceği sistemler oluşturmaya ve toplumdaki eczacı ve eczane imajını güçlendirmeye çalışacağız.
Bu yıl ülke olarak doğal afetleri hem bölgemizde hem de diğer bölgelerde yaşadık. Giresun’da, Kastamonu’da, Sinop’ta ve Rize’de yaşanan sel felaketi, Muğla, Adana, Antalya, Manavgat’ta orman yangınları hepimizi derinden üzdü. Bölgemizde orman yangınından etkilenenler için ilaç desteğimizi bölgeye gönderdik, her zamanda desteğe hazırız. Birliğimizin açtığı “Birlikte İyileştiriyoruz” kampanyası ile zarar gören bölgelere meslektaş olarak, vatandaş olarak el birliğiyle yardım edeceğimize inancımız sonsuzdur.
Pandemi döneminde bağışıklık destekleyici ürünlere olan talep artınca iştah kabartan sermaye gerek internetten gerekse zincir marketlerden gıda takviyelerini satışa sundular. Gıda takviyelerini, bir halk sağlığı sorunu olarak görmemiz gerekmektedir. İlaç formunda olan ve etken madde ihtiva eden (vitamin, mineral gibi) ürünlerin ilaç statüsünde olması, yalnız eczanelerde eczacı danışmanlığında satılması gerekmektedir. İlaç olarak kabul edilmediği zaman, etki - yan etki, ilaç gıda etkileşimi göz ardı edilip gelişi güzel kullanıldığında fayda değil zarar verecektir. Gıda takviyeleri ile ilgili düzenlemeler yapılırken, ilaç olarak kabul edilmeli ve ruhsatlandırılması Sağlık Bakanlığı tarafından yapılarak, yalnızca eczanelerden satılmalıdır.
2012 de yapılan mevzuat değişikliği ile yardımcı eczacılık mesleğimizde yer aldı. Bu mevzuat değişikliğine tabi ilk mezunların 2018 yılında mezun olması ancak usül ve esasların belli olmamasından kaynaklı sıkıntılar yaşandı. 2019 yılında ilk yerleştirme ile meslektaşlarımız yardımcı eczacı olarak çalışmaya başladılar. Yaşanan sıkıntıları en aza indirmek için yoğun çaba sarfettik, sıkıntı ve oluşan problemlerin yaşanmaması için usül ve esaslarda değişiklik yapılmasını yapılan çalıştay ve toplantılarda ilettik. Yardımcı eczacı olarak çalışan meslektaşlarımızla bilgilendirme toplantılara yaparak hangi işlemleri yapmaları konusunda bilgilendirdik. Yardımcı eczacılıkla ilgili usül ve esaslarda mağduriyetlere yol açan sıkıntıların acilen düzeltilmesi gerekmektedir.
İstihdam ile sayıları ve kontenjanları artan Eczacılık Fakülteleri, mesleğimizin belki de en önemli sorunudur. Eczacılık fakülteleri YÖK’ün bilgilerine göre 2020-2021’de 3925 yeni kayıt alırken okuyan öğrenci sayısı da 18.383’dür. 2012’de gelen yasal düzenlemedeki 3500 kişiye bir eczane sınırlaması ile mezun olduklarında eczane açabilmeleri çok zor olacaktır. Acilen fakülte kontenjanlarının sınırlandırılması laboratuvarları, binası, yeterli öğretim üyesi olmayan eczacılık fakültelerinin kapatılması ya da laboratuvarı, binası, yeterli öğretim üyesi olan fakültelere bağlanması gerekmektedir. Eczane eczacılığı dışındaki istihdam alanları ve kamuda çalışma alanları arttırılmalıdır. Geleceğin eczacılığında, eczacının çalışma alanlarını arttırmazsak, meslektaşlarımızı istihdam edemezsek sıkıntı oluşacaktır. Buna mutlaka hızla, hep birlikte çözüm aramak, istihdam alanları yaratmak zorundayız.
Mesleğimizi etkileyen sorunlardan bir diğeri de İlaç Fiyat Kararnamesi’dir. İlaç Fiyat Kararnamesi’nde karlılık oranlarının hesaplandığı baremlerde her fiyat artışında 100 TL üzerine çıkan ilaçların sayısı giderek artmakta, karlılık düşmekte, ancak kademelerdeki baremlerde herhangi bir iyileşme ya da düzenleme yapılmamaktadır. 4. ve 5. Kademe ilaçlara uygulanan eczacı kar oranlarının arttırılması gerekmektedir.
Majistral tarifede yapılan fiyat güncellemesi yetersizdir, güncel fiyatlara uygun şekilde yeniden güncellenmelidir. Havan, majistral ilaç ve beyaz önlüğümüz mesleğimizin olmazsa olmazlarıdır. Majistral ilaç desteklenmediğinden, hammadde ve malzeme fiyatları güncellenmediğinden meslektaşlarımız majistral ilaçtan uzaklaşmakta veya zarar etmektedir.
İlaçların son kullanma tarihlerinin kısa olması nedeniyle sıkıntılar yaşanmaktadır. Pandemide mevsimsel ilaçların sirkülasyonu olmadığından en basit ağrı kesici şuruplarda bile miad sorunu yaşadık. Eczanede bu nedenle oluşan kayıplarda artık ilaç sanayii de sorumlu olmalıdır. Stabilite testlerinin kısa süreli yapılmasından kaynaklı, uzun süreli stabilite testlerine kaynak ayırmayan ilaç sanayi miadı yaklaşan ilaçların piyasaya verilmemesi, eczanelerden depoya iadelerde sorun çıkarmaması ve imhasında da sorumluluk almalıdır.
Son günlerde devlet tarafından ilaca müdahalelere de tanık olduk. Yıllardır bazı ilaçlar ödeme listesinden çıkartılacak çıkartılmayacak diye beklenirken 8 Eylül’de yayımlanan karar ile 52 kalem ilaç geri ödeme listesinden çıkartıldı. Yine aynı günlerde bir de gazete haberi vardı; Sayıştay raporu ile tespit edilen ithal ilaçların gümrük fiyatları ile kamuya satış fiyatları arasındaki fahiş fiyat farkını aktaran… Devlet, dünyada ilaç ile ilgili yapılacak tasarrufların neredeyse hepsini uyguladı. Şimdi ne olduğu anlaşılmayan, nasıl tasarruf edileceği anlaşılmayan bir şekilde ağrı kesici-kas gevşetici merhemler, diş çıkarma jelleri, boğaz spreyleri geri ödemeden çıkartılıyor. Bir yanda vatandaşın ağrı kesici - kas gevşetici merhemlerine göz dikilmesi, diğer yanda fahiş fiyatla ithal ilaçların alınması. Sosyal devlet, tedbirini almalı ancak vatandaşın ilacından sağlığından tasarrufu kesinlikle düşünmemelidir.
Önümüzde yine zorlu bir süreç bizi bekliyor VERBİS süreci, Isı-nem ve standart tabela işlemleri acil çözüm beklemektedir. Yıllardır ertelenen erken uyarı veren ancak ülkemiz şartlarına uymayan ısı-nem sistemi zorunluluğu kaldırılmalıdır.
Ecza Kooperatiflerimiz büyümeye ve gelişmeye devam ediyor. Bölgemizde faaliyet gösteren Güney Ecza Koop güvenilir adımlarla devam ediyor, Ecza Kooplardan desteğimizi esirgemeyelim, bölgemizde yeni bir şube de açtılar, Güney Ecza Koop’a üye sayısını hep birlikte arttırmalıyız.
Bu dönem Ekim ayında bir yol arkadaşımızı, mesleğini seven, değer veren, ecza kooperatifçiliği’ne de destek veren meslektaşımızı, Denetleme Kurulu üyemiz Ecz. M.Fehmi GÖZÜ’yü aniden kaybettik; bu kayıp bizleri derin üzüntüye boğdu. Onu ve bu dönem kaybettiğimiz meslektaşlarımız Ecz.Ömer GÜRKAN, Ecz.Sezai SEÇKİ, Ecz.Sevinç TANRIVERDİ’yi, Ecz.Ayhan EĞİN’i bir kez daha rahmetle ve saygıyla anıyorum.
Değerli Meslektaşlarım,
Aday olmak demokratik seçimlerin gereğidir.
Yayınlanan seçim broşüründeki bir tezatlığı anlatmak istiyorum, “etik meslek ve yönetim anlayışı” cümlesi için; aday olunanyer Büyük Kongre Delegeliği ama söz edilen etik meslek ve yönetim anlayışı. Broşürün bir tarafı siyah bir tarafı beyaz. Çin felsefesi; ying-yang, siyahla beyaz, zıtlıklardır, karşıtlıklardır, bir uzlaşıdır, uzlaşı kültürüdür ama bir yönetim için o siyah kısımda etik ve etik meslekle yönetim diye bir şey tehlikelidir. Adana Eczacı Odası yönetimi; bilgisiyle yapar, yüreğiyle yapar, meslektaşlarıyla yapar, emeğiyle yapar, alın teriyle yapar. Tüm meslektaşlarının hak ve menfaatlerini sonuna kadar savunur. Etik ve deontolojiyi savunur.
İstiklal Marşının ilk sözü KORKMA ile başlar. KORKMA der… Biz Adana Eczacı Odası olarak korkmuyoruz. “Korkma”nın da bir anlamı vardır, meslek yıkılmasın diye dağ gibi durmak vardır. Baskılara karşı, sermayeye karşı, diretmelere karşı, halk sağlığı düşmanlarının, etik çalışmayanların karşısında dimdik dururuz.
Meslektaşlarım Korkmayın! Seçme ve seçilme anayasal hakkımızdır. O kapalı oy kabininde vicdanınızla birliktesinizdir ama korkmayın! Size vicdanınızın sesini dinletmeyenlerden korkmayın.
Kozan’ı sil, Ceyhan’ı sil, üçüncü adayı sil, beşinci adayı sil diyenlerden korkmayın.
Biz 2011’de “BİRLİKTE YÖNETİM EKİBİ” olarak yönetime geldik ve başarılı bir şekilde de devam ediyoruz. Birlikte Yönetim ekibi sürekliliktir. Danışman eczacılık hizmeti hala devam ediyor. Adana Eczacı Odası örnektir. Birlikte Yönetelim sözü tüm eczacı odalarında örnek alınmıştır. Türk Eczacılar Birliği seçimlerinde de örnek olmuştur. Birlikte yönetelim sözü; devamlılıktır, istikrardır, zamanı geldiğinde koltukları bırakmaktır, değişimdir, genç meslektaşlarımızı mesleğe alıştırmaktır.
Sizlerden aldığımız güç ve destekle çalışmalarımızı tamamladık, “BİRLİKTE YÖNETİM” ekibi olarak geçtiğimiz dönemde olağanüstü çabalar ve emeklerle çalıştık. Hayata geçiremediğimiz projelerimiz de oldu, ani gelişen duruma göre gerçekleştirdiğimiz çalışmalar da oldu. Yeteri kadar toplantı ve etkinlik yapamadık. Pandemi izin verdikçe yeni dönemde plan ve projelerimizi gerçekleştirmek için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Genç meslektaşlarımız da çalışmalara katılarak tecrübe kazanmaktalar ve geleceğe hep birlikte hazırlanmaktayız.
Bu yoğun süreçte görev alan, emek veren Yönetim Kurulu üyelerime, Denetleme Kurulu üyelerime, Haysiyet Divanı üyelerime, genç yöneticilerimize, Temsilci ve Temsilci Yardımcılarımıza, Denetçi Eczacılarımıza, Komisyon üyelerimize ve Oda personelimize, kamuda, ecza deposunda, hastanede eczanelerde fedakarca emek veren tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.
BİRLİKTE GÜÇLÜYÜZ diyerek sağlıklı günlerde buluşmak dileğiyle saygılar sunuyorum.